Imkân Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Bir imkân gördüm.
Söylememe imkân yok.
Ilginç mini oyunlar oynamak için imkân.
Bilmeye imkân yok.
Kısacası uzaydan gelmesine imkân yok.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Fiillerle kullanım
imkansız olduğunu
bulmak imkansızsöylemek imkansızdırolması imkânsızkullanma imkanıimkansızı başardı
imkansızı iste
ulaşma imkânıkazanma imkanıanlamak imkansız
Daha
Isimlerle kullanım
Ona her imkân verilmişti ama bir yararı olmamıştı.
Bilmemize imkân yok.
Diğer çocuklarla mücadele etmeme imkân yok.
Kazanmana imkân yok.
Bana bunu veren herifin hatırlamasına imkân yok.
Nasıl olduğunu anlamalarına imkân bile vermedin öyle mi? Şimdi yapabilirim.
Düşman olmasa savaşa imkân yoktur.
O çocukların ölümünde payı olmasına imkân yok.
Yapma, kazanmana imkân yok.
Bayan Holden, yaşadığınız acıyı anlamamıza imkân yok.
Birinin girmesine imkân yok.
Natein dün gece buraya gelmiş olmasına imkân yok.
O zamandan beri ne zaman öfkelensem, imkân varsa aynı şeyi yapıyorum.
Şimdi, senin bu soğukkanlı katil olduğuna inanmama imkân yok.
Kocanı aramama imkân yok!
Gordonı yapmakla suçladığı şeyleri yapmasına imkân yok.
Emin olmamıza imkân yok.
Şu saatten sonra ev sahibinin kalmamıza izin vermesi imkân yok.
İkisinden birini belirlememize imkân yok.
Buraya girecek kadar havalı olmamıza imkân yok.
Bunu inkar edemeyiz-- kültürde varlık imkân yaratır.
Christopher Johnsonın dönüp dönmeyeceğini bilmemize imkân yok.
Cazibene şüphe yok, Romeo ama kadının kabul etmesine imkân yok.
Cazibene şüphe yok,Romeo ama kadının kabul etmesine imkân yok.
Bizden çok önde bile olsalar… Aynı şartlarda olmalarına imkân yok.