What is the translation of " INTERSECTING " in Turkish?

• kesişen
• kesişim

Examples of using Intersecting in English and their translations into Turkish

The last intersecting line.
Son kesişim çizgisi.

Intersecting with Earth's orbit?
Dünyanın yörüngesi ile kesişiyor mu?

The first intersecting line.
İlk kesişim çizgisi.

Captain, I am detecting a temporal disturbance intersecting the table.
Kaptan, masayla kesişen bir zamansal bozulma saptıyorum.

So many intersecting lines.
Bir sürü kesişen çizgi var.

Because f of x equals 0 when you're intersecting the x-axis.
X-ekseni kesişen olduğunuzda x f 0 eşittir.

If the intersecting wormholes did this to him.
Kesişen solucan delikleri ona bunu yaptıysa.

Crossing paths and intersecting lives.
Geçilen yollar ve çakışan hayatlar.

Some intersecting feeder pipes down there, There could be.
Aşağıda kesişen besleyici borular olabilir.

I'm at one of the two intersecting points.
O kesişen iki noktadan birindeyim.

The intersecting lines represent significant dates in their lives.
Kesişen çizgiler de hayatlarındaki önemli tarihleri temsil ediyor.

I'm at one of the two intersecting points.
Ben o kesişim noktalarından birindeyim.

Intersecting orbit with earth. Another planet called Theia and it was on an.
Theia adlı başka bir gezegen ve Dünyanınkiyle kesişen bir yörüngedeydi.

The next intersecting line.
Bir sonraki kesişim çizgisi.

It's an extraordinary combination of intersecting shapes.
Şekillerin kesişmesinin alışılmadık bir kombinasyonu.

There could be some intersecting feeder pipes down there.
Aşağıda kesişen besleyici borular olabilir.

Bear Mountain is surrounded by a large amount of intersecting ley lines.
Bear Dağı kesişen güç çizgileri tarafından sarıImış durumda.

The terrain, the intersecting highways, the route, the works.
Arazi, kesişen yollar, rota, çalışmalar.

In California, arterial roads are usually spaced every half mile, and have intersecting collector(s) and streets.
Kaliforniyada, arteryal yollar genellikle her yarım mil aralıklıdır ve kesişen toplayıcı( lar) ve sokaklar vardır.

All of these codes and intersecting files were planted there as a big time-waster.
Bütün bu kodlar ve birleşen dosyalar zaman kaybı yaşanması için yerleştirilmiş.

I'm at one of the two intersecting points.
Ben o kesişen iki noktalardan birisindeyim.

A company called Global intersecting Finance… just made $38 million from high-volume trading over the past 24 hours.
Global Kesişme Finansı adında bir şirket yüksek hacimli ticaret üzerinden 38 milyon dolar para kaldırdı.

They're parallel and not intersecting at all.
Doğrular birbirine paralel ve hiç kesişmiyorlar.

Of two ancient lives intersecting. The Sternbergs had discovered a story locked in time.
Ve zamanda donan hikayelerini keşfettiler. Sternbergler, iki tarih öncesi canlının kesişen.

I am also detecting an ion trail intersecting the phenomenon.
Olguyla kesişen bir iyon izi de tespit ediyorum.

What we're witnessing is two intersecting realities colliding, competing for the same space-time continuum.
Tanık olduğumuz şey kesişen iki gerçekliğin çarpışması… Aynı uzay-zaman süremi için yarışıyorlar.

We inhabit a world of intersecting secrecies.
Bir birbiriyle kesişen sırlar dünyasında yaşıyoruz.

At any selected point, tangents to the intersecting coordinate lines at that point define a set of basis vectors{e1, e2,…, en} at that point.
Seçilen bir noktada, o noktadaki koordinat çizgilerinin kesişim tanjantı temel vektör dizilerini{ e1, e2,…, en} olarak tanımlamaktadır.

Which you can tell by the intersecting lines at the top.
Yani çizgilerin üstte birleştiğinden anlayabilirsin.

There's, uh, three cell towers intersecting here at sherman street in sugarland.
Burada üç kule var. Sugarland içinde Sherman Sokakta kesişiyorlar.