What is the translation of " TO GIVE YOU AN EXAMPLE " in Turkish?

• örnek vermek
• bir örnek vereyim

Examples of using To give you an example in English and their translations into Turkish

To give you an example.
Örnek vermek gerekirse.

I will try to give you an example.
Sana bir örnek vereyim.

To give you an example.
Sana bir örnek vereyim.

You want me to give you an example?
Bir örnek vermemi ister misiniz?

To give you an example.
Şimdi size bir örnek verirsem.

Bought a house in Toluca Lake, To give you an example, I would just house. and I paid $38,000 for the.
Örnek vermek gerekirse, Toluca Gölünde bir ev satın aldım ve 38,000 dolar ödedim.

To give you an example, there's this joke going around.
Örnek verecek olursak, anlatılan bir fıkra var.

Bought a house in Toluca Lake, To give you an example, I would just house. and I paid $38,000 for the.
Örnek vermek gerekirse, Toluca Gölünde ve 38,000 dolar ödedim. bir ev satın aldım.

To give you an example, there's this joke going around.
Sana bir örnek vereyim, ortalarda bir fıkra dolanıyor.

Bought a house in Toluca Lake, To give you an example, I would just house. and I paid $38,000 for the.
Ve 38,000 dolar ödedim. Örnek vermek gerekirse, Toluca Gölünde bir ev satın aldım.

To give you an example of what I mean, let me read a couple of these profiles.
Dediğimi daha iyi izah edebilmek için bu kişilerden birkaç tane örnek vereceğim.

In the bushes, just behind a picket fence, To give you an example- a small, crumpled paper wrapping was found.
Buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu. Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında, çalılarda.

Just to give you an example, the Korean soccer team were playing in the World Cup.
Sadece bir örnek vermek gerekirse, Kore futbol takımı Dünya Kupasında oynuyordu.

In the bushes, a small, crumpled paper wrapping was found. just behind a picket fence, To give you an example.
Buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu. Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında, çalılarda.

Allow me to give you an example.
Bir örnek vereyim.

Now, to give you an example of the incredibly complex problem of migration across Europe.
Şimdi size, Avrupada göç gibi inanılmaz karmaşık bir örnek vereyim.

In the bushes just behind a picket fence, To give you an example, a small, white, crumpled paper wrapping was found.
Buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu. Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında, çalılarda.

Just to give you an example: this is the exhibition, Humble Masterpieces, as it was at MoMA in 2004.
Bir örnek vereyim. 2004te MoMAda yapılan'' Mütevazı Şaheserler'' sergisi.

A small, white, crumpled paper wrapping was found. To give you an example, in the bushes just behind a picket fence.
Buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu. Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında, çalılarda.

Well, to give you an example, romantic love.
Örneğin… şey, bir örnek vermek gerekirse, romantik aşk.

To give you an example, I would just bought a house in Toluca Lake, and I paid $38,000 for the house.
Örnek vermek gerekirse, Toluca Gölünde… bir ev satın aldım… ve 38,000 dolar ödedim.

In this video I want to give you an example of what it means to fit data to a line.
Bu videoda size dataları doğruya nasıl uygulayacağınızla ilgili örnek vermek istiyorum.

To give you an example- just behind a picket fence, in the bushes, a small, crumpled paper wrapping was found.
Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında çalılarda… buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu.

She will put a blender… If I had to give you an example of what type of person I think Angela is, in the linen closet.
Angelanın nasıl biri olduğu konusunda örnek verecek olursam, blenderı kalkıp çarşaf dolabına… koyar.

Just to give you an example, one of the Russian regions, for example, now involves its citizens in planning its strategy up until year 2020.
Örnek vermek gerekirse, Rusya bölgelerinden biri, 2020e kadar olan stratejisini planlamaya vatandaşlarını da dahil ediyor.

Well, to give you an example.
Pekâlâ, örnek veriyorum.

Just to give you an example, when I went to Dikika, where Selam was found, in'99-- and it's about 500 kilometers from Addis Ababa, the capital of Ethiopia.
Size bir örnek vereyim, Dikikaya gittiğimde, 1999da Selamın bulunduğu yere-- orası Etiyopyanın başkenti olan Addis Ababadan yaklaşık 500 km uzaktadır.

Just to give you an example.
Sadece bir örnek veriyorum.

Just to give you an example, every single root apex is able to detect and to monitor concurrently and continuously at least 15 different chemical and physical parameters.
Sadece bir örnek vermek gerekirse, herbir kök ucu en az 15 kimyasal ve fiziksel değişkeni sürekli ve eşzamanlı olarak izlemektedir.

To give you an example of what we're up against, the navigator for Samba wrote the program that we use to navigate, that all the boats use to navigate in the Volvo, the around-the-world races, in the America's Cup, stuff like that.
Rakiplerimizle ilgili bir örnek verelim, Sambanın rotacısı bizim kullandığımız rota programını yazan adam ve Volvoda, dünya yarışlarında Amerikan Kupasında tüm tekneler bunu kullanıyor.