BLIEB ALLEIN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

yalnız kaldı
allein
in ruhe gelassen
einsam
alleinsein
freiraum
alleine zu sein
nur alleine
alleine zu bleiben
yalnız kaldım
allein
in ruhe gelassen
einsam
alleinsein
freiraum
alleine zu sein
nur alleine
alleine zu bleiben

Blieb allein Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Hannah blieb allein.
Hanna yalnız kaldı.
Auch der Belgier unddie beiden Wachposten gingen, und ich blieb allein.
Belçikalı ve iki gardiyan da çıktı,ben yalnız kaldım.
Russland blieb allein.
Rusya yalnız kaldı.
Ich blieb allein mit dem Mädchen.
Ben o kızla baş başa kalmıştım.
Der Dichter blieb allein.
Şair yalnız başına kalır.
Ich blieb allein zurück.
Böylece ben yalnız kaldım.
Mo 32:24 Jakob aber blieb allein zurück.
Yar.32: 24 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı.
Link blieb allein zurück.
Link gitmiş yalnız.
Sie nahm die Dienerschaft mit und ich blieb allein zurück.
Hizmetçileri beraberinde götürdü ve ben yalnız kaldım.
Lenin blieb allein zurück.
Alle anderen amüsierten sich, nur ich blieb allein und hielt den Mund.
Herkes eğleniyordu ama ben sessizce tek başıma kaldım.
Neil blieb allein zurück.
Neil yalnız başına kalmıştı.
Ich blieb dieselbe Doch sie entfernte sich von mir Ich blieb allein.
Ben aynı kaldım ama o uzaklaşmaya başladı, tek başıma kalmıştım.
Und ich blieb allein zurück.
Ve ben yalnız kalıyorum.
Nach dem Mittagessen sind alle rausgegangen und ich blieb allein da hocken und heulte.
Yemekten sonra herkes çıktı… ve ben gözyaşları içinde tek başıma kaldım.
Attila blieb allein auf dem Thron.
Atilla tahtta yalnız kalmıştı.
Er entließ uns alle und blieb allein mit der Signora hier.
Hepimizi kovdu ve hanımefendiyle evde yalnız kaldı.
Ich blieb allein mit meinem Sohn.
Ben oğlum ile baş başa kalıyorum.
Jakob aber blieb allein zurück.
Yakup arkada tek başına kalmıştı.
Und blieb allein. Da rang ein Mann mit ihm, bis die Morgenröte anbrach.
Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti.
Jakob aber blieb allein zurück.
Böylece Yakup arkada yalnız kaldı.
Sie blieb allein zurück und kämpfte weiter. Sie kämpfte gegen ihre eigenen Dämonen, voller Wut und Zorn.
O yalnız kalıyordu ama hâlâ mücadele ediyordu ama kızgınlık ve öfke dolu bu mücadele kendi şeytanlarıylaydı.
Sachar Pawlowitsch blieb allein im Dorf, ihm gefiel die Menschenleere.
Zahar Pavloviç köyde yalnız kalmış, insansızlık hoşuna gitmişti.
Und ich blieb allein und sah dies große Gesicht. Es blieb aber keine Kraft in mir, und ich ward sehr entstellt und hatte keine Kraft mehr.
Böylece ben yalnız kaldım. Bu büyük görümü seyrederken gücüm tükendi, benzim büsbütün soldu, kendimi toparlayamadım.
Jakob, der für die Sonne steht, SA, blieb allein- ohne Nukwa- denn der Mond, Nukwa, wurde von der Sonne verdeckt.
Yakup, güneştir, ZA, yalnız kaldı- Nukvasız- çünkü ay, Nukvadır, ve güneş tarafından örtülüydü.
Jesus blieb allein zurück mit dem Weib, das vor ihm stand.
İsa, ortada duran kadınla yalnız kaldı.
Attila blieb allein auf dem Thron.
Attila, tahtta tek başına kaldı.
Und ich blieb allein da hocken und heulte. Nach dem Mittagessen sind alle rausgegangen.
Yemekten sonra herkes çıktı… ve ben gözyaşları içinde tek başıma kaldım.
Attila blieb allein auf dem Thron.
Atilla artık tahtta yalnız kalmıştı.
Emma blieb allein im Wagen zurück.
Emma arabada yalnız kalıyordu.
Sonuçlar: 32, Zaman: 0.0277

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce