BLOSS ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Zarf
Sıfat
Isim
sadece
nur
einfach
lediglich
bloß
allein
erst
ausschließlich
gerade
ist
einzige
tek
nur
einzig
allein
lediglich
bloß
single
ist
das einzige
einzelne
keşke
ich wünschte
wenn
nur
doch
gern
gerne
hätte
bloß
schade
ich hoffe
şey
etwas
nun
sache
passieren
noch
zeug
viel
so
nur
gar
teki
nur
einzig
allein
lediglich
bloß
single
ist
das einzige
einzelne

Bloß Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bloß einen Monat.
Sadece bir ay.
Nein, bloß ich.
Hayır, sadece ben.
Bloß'n halber Brownie.
Şey, yarım browni.
Ich dachte bloß, du.
Ben sadece sandım ki.
Bloß ein halber Brownie.
Şey, yarım browni.
Wir sind bloß Freunde.
Biz yalnızca arkadaşız.
Bloß, ich… Du bist Tara.
Sen Tarasın. Sadece.
Es ist bloß eine Leiche.
Bu yalnızca bir ceset.
Bloß bedeutungsloser Sex.
Sadece anlamsız seks.
Viggo? Bloß ein Hund.
Viggo? Yalnızca bir köpek.
Bloß ein Hund… Viggo?
Viggo? Yalnızca bir köpek?
Sie wollen bloß wissen.
Tek öğrenmek istedikleri--.
Bloß ein Hund… Viggo?
Yalnızca bir köpek… Viggo?
Es dauert bloß einen Moment.
Sadece bir dakikanı alacak.
Könnten wir dem Ki-Stein bloß helfen.
Keşke Ki-Taşına yardım edebilsek.
Fass bloß nichts an.
Sadece hiçbir şeye dokunma.
Nein, ich weiß bloß alles.
Hayır, yalnızca her şeyi bilirim.
Er will bloß Violine spielen.
Tek istediği keman çalmak.
Momentan brauch ich bloß'n Auto.
Sadece bir arabaya ihtiyacım var.
Ich will bloß Violine spielen.
Tek istediğim keman çalmak.
Und meine Tochter weiß dann,dass ihr Daddy nicht bloß ein Stück Scheiße ist.
Ve kızım dababasının pisliğin teki olmadığını öğrenecek.
Wäre er bloß echt ein Maulwurf.
O keşke gerçek köstebek olsaydı.
Sind Sie verrückt oder bloß ein Betrüger?
Deli misin yoksa sadece bir dolandırıcı mı?
Hätte ich bloß Spaß mit meiner Partnerin.
Keşke ben de ortağımla eğlensem.
Und meine Tochter weiß dann, dass ihr Daddy nicht bloß ein Stück Scheiße ist.
Ve kızım bilecek ki babası… işe yaramaz herifin teki değil.
Sie wollen bloß Zivilisten töten.
Tek istedikleri sivilleri öldürmek.
Was jetzt? Wäre Crash Bandicoot bloß noch in den Skylands!
Ne yapacağım? Keşke Crash Bandicoot hâlâ Skylandste olsaydı!
Sie waren bloß nicht rechtzeitig bei ihm.
Yalnızca ona zamanında yetişememişler.
Jetzt kann ich bloß abwarten.
Şimdi tek yapabileceğim beklemek.
Ich bin bloß der Buchhalter. Bitte, Dutch.
Ben sadece muhasebeciyim. Lütfen, Dutch.
Sonuçlar: 3358, Zaman: 0.13

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce