LEDIGLICH ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sadece
• yalnızca
• tek
• ancak
• ise

Lediglich Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Lediglich eine Katze.
Yalnızca kedi.

Ich sehe lediglich Daisy.
Tek görebildiğim Daisy.

Lediglich wegen Mitch.
Sadece Mitch için.

Ich habe lediglich eine Nummer.
Sadece bir numara var.

Lediglich einige katholische.
Ancak bazı Katolikler.

Ich sehe lediglich ein Fenster.
Tek gördüğüm bir pencere.

Lediglich drei Häuser blieben.
Ancak üç ev kalmıştır.

Das Konto lediglich einfrieren?
Yalnızca hesabı dondurur?

Lediglich Maryland und Delaware.
Maryland ve Delaware sadece.

Er brauchte lediglich 47 Sekunden.
Tek ihtiyacı olan 47 saniyeydi.

Lediglich in Portugal ist dieser Anteil noch geringer.
Türkiyede ise bu rakam daha da azdır.

Der T-Port passt sich lediglich an.
T-Port yalnızca uyum sağlıyor.

Nein, lediglich Ermittlungen.
Hayır, yalnızca polis çalışması.

Sie repräsentieren lediglich die Hälfte.
Ancak yarısını temsil ediyorlar.

Bis lediglich Atlantis übrig war?
Sadece Atlantis kalana kadar mı?

Ich… Ich… Ich habe es lediglich gewarnt.
Ben… ben… Sadece onu uyardım, hepsi bu.

Ich will lediglich den Gauguin-Band von TASCHEN.
Tek istediğim bir Taschen Gauguin.

Gespeichert waren die Daten lediglich in meiner Konsole.
Bilgiler yalnızca benim konsolumda saklıydı.

Lediglich die Getränke sind in diesem Preis nicht inbegriffen.
Ancak içecekler bu fiyata dahil değildir.

Sie müssen lediglich getötet werden.
Onları ancak öldürmek gerekir.

Lediglich dieser zerbrechliche Schild steht zwischen dir und dem Henker.
Cellat ile aranda yalnızca bu güçten düşmüş kalkan var.

In diesem Fall, hat es lediglich zwei Minuten gedauert.
Bu durumda ise 2 dakikada olmuş.

RealNetworks für RealOne und den RealPlayer zusammen lediglich 75 Millionen.
RealNetworksun RealOne ve RealPlayerı ise toplamda 75 milyonda kaldı.

Wir haben lediglich 6 Stunden gerettet.
Yalnızca 6 saat kazandık.

Aber generell fand ich seine Arbeit lediglich zufriedenstellend.
Ama genel anlamda, işi yalnızca tatmin edici… olarak görüyordum.

Ich will lediglich Ihr Wort als Ehrenmann.
Tek istediğim onurlu biri olarak söz vermen.

Enttäuschend fielen am Mittwoch lediglich die Zahlen von Wells Fargo aus.
Cuma günü ise Wells Fargo rakamları izlenecek.

Ich habe lediglich einem Mann geholfen, der medizinischen Beistand benötigte.
Yalnızca tıbbi müdahaleye ihtiyacı olan bir adama yardım ediyordum.

Doch statt ihres Schatzes fand er lediglich eines ihrer Pop-up-Bücher.
Ama hazineye yerine tek bulabildiği onun maket kitaplarıydı.

Du musst lediglich von hier zu Onkel Mike gehen.
Tek yapman gereken, buradan Mike Amcanın yanına kadar yürümek.