Fall zu lösen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Wie diesen Fall zu lösen.
Falls ja, könnten Sie uns helfen, einen Fall zu lösen.
Öyle ise bir vakayı çözmemize yardım edebilirsiniz.Ich würde Ihnen helfen, Den Fall zu lösen, wie Sie ihn lösen würden.
Çözülmesini istediğin davayı çözmek için ben sana yardım edeceğim.Das würde auch nicht helfen, einen Fall zu lösen.
Bu da bir davanın çözümüne yardım etmiyor.Die mir hilft, diesen Fall zu lösen. Dass jemand kommt und mir eine Theorie liefert.
Keşke biri buraya gelip bu davayı çözmeme yardımcı bir teori söylese.Combinations with other parts of speech
Schaffen Sie es den Fall zu lösen?
Bu davayı çözebilir misin?Wenn er hilft, den Fall zu lösen, steigt er in Trouts Gunst und wird wieder der alte.
Olayı çözmeye yardım ederse, Troutun gözüne girer… ve eski kendisi olur diye düşünüyorum.Schaffst du es diesen Fall zu lösen?
Bu davayı çözebilir misin?Wie toll es sein wird, diesen Fall zu lösen. Seit zwei Tagen erzählen Sie mir.
Geçtiğimiz 2 gündür… bu davayı çözmenin ne kadar muhteşem olacağını söylüyordun.Hat Caffrey Ihnen geholfen, den Fall zu lösen?
Caffrey davayı çözmene yardım mı etti?Detective Rizzo sehnt sich danach, den Fall zu lösen und nach dem Respekt ihrer männlichen Kollegen.
Außerdem schulde ich es Lou, den Fall zu lösen.
Ayrıca, bu davayı çözmeyi Lou Gamblea borçluyum.Ich helf dir den Fall zu lösen.
Bu davayı çözmene yardım ederim.Der Amiibo für Detektiv Pikachu soll hilfreiche Hinweise für Spieler freischalten, die versuchen, einen Fall zu lösen.
Dedektif Pikachu için Amiibonun bir davayı çözmeye çalışan oyuncular için yararlı ipuçları açtığı söyleniyor.Helfe ich uns… den Fall zu lösen.
Vakayı çözmemize yardımı olsun diye.Richten Sie das Ziel und endet sein Leben, diesen Fall zu lösen.
Hedef Amaç ve bu davayı çözmek için ömrünü sona erer.Ich helf dir den Fall zu lösen.
Olayı çözmen için sana yardım edebilirim.Die Ironie war, dass Sie ganz kurz davor waren, den Fall zu lösen.
Burada ironi ise, o davayı çözmeye çok yaklaşmıştın.Genug, um uns zu helfen, einen Fall zu lösen. Stimmt. Ja.
Öne çıkarak davayı çözmemize yardımcı olacak kadar güvendi. Evet.Und keiner von euch war bisher in der Lage, diesen Fall zu lösen.
Hiç biriniz bu davayı çözmekle ilgili bir şey yapmadı.Sie versucht nur, den Fall zu lösen.
Wir sehen uns SPÄTESTENS zum Tatort bei euch um den 2. Fall zu lösen.
Aber er half, diesen Fall zu lösen.
Ama bu davanın çözülmesine yardım etti.Wenn Ihnen Ihre Freundin am Herzen liegt, helfen Sie mir den Fall zu lösen.
Arkadaşına değer veriyorsan bu davanın çözümünde bana yardım edersin.Ich war so besessen davon, diesen Fall zu lösen, dass ich….
Vakayı çözmeye öylesine kafayı takmıştım ki.Flynn sagte, seine Verhaftung resultiere aus dem Versuch, den Fall zu lösen.
Flynn polisin sırf vakayı çözmeye çalıştığı için onu tutukladığını söyledi.Dass du versprichst, den Fall zu lösen.
Bu davayı çözeceğine söz ver.Sind die Vorschriften wichtiger, als den Fall zu lösen?
Kitaba uygun davranmaya,… davayı çözmekten daha çok bağlısın?Aber es hilft uns, den Fall zu lösen.
Ama vakayı çözmemize yardımcı olacak.Sie haben mir noch nie geholfen, einen Fall zu lösen.
Daha önce hiçbir davayı çözmeme yardımcı olmadı.
