LÖST DAS PROBLEM ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sorunu çözmek
• sorunu çözer
• sorununu çözmekte
• problemleri çözer

Löst das problem Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Auch Styropor löst das Problem.
Ayrıca Styrofoam sorunu çözer.

Es löst das Problem zwar, richtet aber Schaden an.
Bu, sorunu çözüyor ancak bir zararı var.

Jemand anderes löst das Problem.
Problemi bir başkası çözüyor.

Gott löst das Problem für uns.
Allah bizlere bu sorunu çözmeyi nasip etti.

Dieser Adapter löst das Problem.
Merkezleme adaptor ise bu sorunu çözmektedir.

Was löst das Problem unserer Kunden am besten?
Bir müşterinin sorununu çözmede en iyi yol nedir?

Ein langer Schuhlöffel löst das Problem.
Ve bir ayakkabı boyası, sorunu çözüyor.

Joy Gaming löst das Problem auf zwei Arten.
Joy Gaming, bunu iki şekilde çözmektedir.

Jedes Team bei diesem Turnier löst das Problem.
Her takım bu turnuvada sorunu çözer.

Löst das Problem. Johanssen, wie lange bis zur Abfangzeit?
Sorunu çözmeye uğraşın. Kesişme zamanı nedir Johanssen?

Brustvergrösserung- löst das Problem kleiner Brüste.
Küçük göğüslülerin sorununu çözer.

LMNO, PTU, Blutverdünner- nichts davon löst das Problem.
LMNO, PTU, kan incelticiler, hiçbiri bu sorunu çözemez.

Das löst das Problem mit den Berechtigungen aller.
Bu, herkesin onayının gerekmesi sorununu çözer.

Ein Neustart der TV-Box löst das Problem.
TVnin yeniden başlatılması bu sorunu çözer.

Offensichtlich, dies löst das Problem, nicht genug Zeit, um jeden Tag zu spielen.
Açıkçası, bu her gün oynamak için yeterli zaman olmaması sorunu çözer.

Hygienic USIT® von Freudenberg Sealing Technologies löst das Problem.
Freudenberg Sealing Technologiese ait olan Hygienic USIT® bu sorunu çözüyor.

Dies ist ziemlich originell und löst das Problem mit einem kleinen Korridor vollständig.
Oldukça özgün ve tamamen küçük bir koridor ile sorunu çözmek.

In den meisten Fällen ist diese Operation sehr effektiv und löst das Problem.
Çoğu durumda bu ameliyat oldukça etkilidir ve problemi çözer.

Die systematische anwendung von aloe löst das problem mit einer höheren fettgehalt der haare.
Aloenun sistematik kullanımı yüksek yağlı saçlarla problemleri çözer.

Und die Idee ist, dass man Brillen macht und sie selbst anpasst und das löst das Problem.
Fikir ise, gözlükleri siz yapıyorsunuz, ve kendiniz ayarlıyorsunuz ve bu da sorunu çözüyor.

Dieses Produkt wurde in zwei Phasen zu Hilfe löst das Problem der Gelenkschmerzen Arbeit entwickelt.
Bu ürün eklem ağrısı sorunu çözmek yardımına iki aşamada işe geliştirilmiştir.

Das löst das problem, dass ein einzelner vibrator einfach nicht alle richtigen stellen gleichzeitig erreicht.
Bu, tek bir vibratörün aynı anda tüm doğru noktalara ulaşamaması sorununu çözmektedir.

Der Lely Juno schiebt das Futter dynamisch an und löst das Problem der ungleichen Verteilung.
Lely Juno, yemleri dinamik olarak iterek eşit olmayan dağılım problemini çözer.

Die Türkei löst das Problem des kurdischen Terrorismus und erwägt, das Problem der syrischen Flüchtlinge zu lösen..
Türkiye, Kürt terörü sorununu çözmekte ve Suriyeli mülteciler sorununu çözmeyi planlamaktadır.

Der Lely Juno schiebt das Futter dynamisch an und löst das Problem der ungleichen Verteilung.
Lely Juno, yemi dinamik olarak iterek eşit olmayan yem dağılımı sorununu çözer.

Das Kreislaufsystem löst das Problem der Nährstoffversorgung, indem Blutgefäße unseren Körper mit Nährstoffen und Sauerstoff versorgen.
Bu nedenle dolaşım sistemi vücudun her bir köşesine oksijen ve besin aktarımını sağlamak için kan damarları yardımıyla besin dolaşımı problemini çözmektedir.

Sari Efe, den der Blutig Nigar achtet, löst das Problem und jeden erhält schließlich seinen kleidt zurück.
Kanlı Nigarın saydığı Sarı Efe gelir, sorunu çözer ve herkes elbiselerine tekrar kavuşur.

Solche Verfahren lösen das Problem, sind jedoch oft teuer.
Bu prosedürler sorunu çözer, ancak çoğu zaman pahalıdır.

Garderoben lösen das Problem, Kleider in die Wohnung zu legen.
Dolap odaları daireye kıyafet yerleştirme problemini çözmektedir.

Ich löste das Problem.
Sorunu çözen benim.