TO SUM UP ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• özetle
• özetlemek için
• özetlemek

To sum up Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

So, to sum up.
Yani özetle.

It's not easy to sum up.
Özetlemek kolay değil.

So, to sum up.
Bu yüzden, özetle.

That's an interesting way to sum up a life.
Bu, bir hayatı özetlemek için ilginç bir yol.

So, to sum up.
Yani özetlemek için.

In one dinner conversation. You know, it's kind of hard to sum up 19 years.
Biliyorsun ki bir akşam yemeğinde… 19 yılı özetlemek biraz zor.

Well now, to sum up the situation.
Evet şimdi, durumu özetlemek için.

I'm going to be in the living room for a little bit, trying to sum up a life.
Oturma odasındayım bir süre. Hayatını özetlemeye çalışacağım.

To sum up, I want a million in cash.
Kısacası, bir milyon istiyorum. Nakit.

Six minutes to sum up a whole life.
Koca bir hayatı özetlemek için altı dakika.

To sum up, we're looking for a psychopath.
Özetlersek, bir psikopat arıyoruz.

You know, it's kind of hard to sum up 19 years in one dinner conversation.
Biliyorsun ki bir akşam yemeğinde… 19 yılı özetlemek biraz zor.

To sum up, I think it's a workable plan.
Özetle, bunun işe yarar bir plan olduğuna inanıyorum.

Esther hacked the implants of the beta testers to cure your mother. To sum up.
Esther anneni iyileştirmek için beta testçileri hackledi. Özetle.

Now, to sum up, the wall's in pretty good shape.
Şimdi, özetlersek, duvarlar iyi durumda.

As James was a fair few miles away, we had time to sum up… what we would learned about our cars.
James birkaç kilometre uzaktayken, bizim de araçlarımız hakkında neler öğrendiğimizi özetlemek için vaktimiz vardı.

To sum up, then, our offensive has come to a standstill.
O zaman özetlesek, taarruzumuz durakladı.

What we would learned about our cars.-No. As James was a fair few miles away, we had time to sum up.
James birkaç kilometre uzaktayken, bizim de araçlarımız hakkında- hayır. neler öğrendiğimizi özetlemek için vaktimiz vardı.

To sum up, she proposes to marry him next month.
Özetle, önümüzdeki ay onunla evlenmeye niyet ediyor.

No. what we would learned about our cars. As James was a fair few miles away, we had time to sum up.
James birkaç kilometre uzaktayken, bizim de araçlarımız hakkında- hayır. neler öğrendiğimizi özetlemek için vaktimiz vardı.

To sum up, divorce doesn't have to be a bad thing.
Özetlersek boşanmak illa kötü bir şey demek değil.

As James was a fair few miles away, we had time to sum up what we would learned about our cars.- No.
James birkaç kilometre uzaktayken, bizim de araçlarımız hakkında- hayır. neler öğrendiğimizi özetlemek için vaktimiz vardı.

To sum up, Kart Attack, much more than a go-cart track.
Özetle, Kartatak bir go-kart alanından çok fazlası olacak.

Which we're all stuck in. Vandal Savage is sitting pretty in 1975, To sum up, Carter Hall is dead, the girlfriend's not too far behind.
Özetle, Carter Hall öldü, kız arkadaşının ondan çok bir farkı yok… Vandal Savage da hepimiz kısılıp kaldığı 1975te gününü gün ediyor.

So, to sum up, this is the difference between our triangle of nations.
Yani, özetlersek, ulus üçgenimiz arasındaki fark budur.

To sum up, they want all of them to go back to the Future Strategy Office.
Özetle, hepsinin Gelecek Stratejisi Ofisine geri dönmesini istiyorlar.

So to sum up, what does actually limit the ability of banks to increase the money supply?
Yani Özetle ne aslında bankalar para arzı artışı yeteneği sınırı yok?

To sum up, we can say that making a confession has always been a way of going against oneself.
Özetle, itirafta bulunmak her zaman kendine karşı gelmenin bir yoludur diyebiliriz.

So, Nina, to sum up, just because I like conservation, it does not mean I'm a Conservative.
Yani Nina özetle, muhafaza etmeyi seviyor olmam Muhafazakar Partili olduğum anlamına gelmiyor.

To sum up, the current debate on development economics has rediscovered several of its old issues.
Özetle, gelişim ekonomisi üzerine sürmekte olan tartışmada, pek çok eski konu yeniden keşfediliyor.