Umut dolu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Umut dolu olmanla.
Safmışım… ya da umut dolu.
Umut dolu adımlar.
Schritte voller Hoffnung.Yarın ise umut dolu uyanacağım.
Morgen wache ich voller Hoffnung auf.Umut dolu. Çok güzel.
Hoffnungsvoll. So schön.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Daha
Fiillerle kullanım
umut vardır
bana umuthala umut var
umut etmek
umutsuzluğa kapılmayın
umut verdi
umut verici sonuçlar
ona umutbir umut varsa
umudunu kaybetme
Daha
Isimlerle kullanım
umut verici
umutsuz vaka
bir umut ışığı
insanlara umutbize umuten umut verici
umut ışığı
umut eder
durum umutsuzumut veren
Daha
Ama sen çok umut dolu ve özgür görünüyorsun.
Aber du wirkst so hoffnungsvoll und frei.Umut dolu bir deniz…''.
Ein Meer voll Hoffnung".Hiç kimse gökyüzüne umut dolu bakmasın!
Keiner soll voll Hoffnung zum Himmel aufblicken!Umut dolu bir bulut.
Eine Wolke voller Hoffnung.Hayır dostum, bu umut dolu bir hikâye olacak.
Nein, das wird eine Geschichte voller Hoffnung.Umut dolu günlerdi.
Onları cesaret ve umut dolu sözlerle sevindirmeliyiz.
Sie mit hoffnungsvollen Worten und Mut zu überwinden.Umut dolu bir röportaj.
Ein Interview voller Hoffnung.Eddienin Özellikleri: Umut dolu; huzurlu; Aydınlanmış.
Eddie's Eigenschaften: Hoffnungsvoll; friedlich; erleuchtet.Umut dolu ama gerçekçi.
Voll Hoffnung, aber realistisch.Neredesin kanatları kırılmış ama umut dolu küçük kız?
Kleines Mädchen mit gebrochenen Flügeln aber voller Hoffnung.Daha umut dolu bir sabah.
Ein Morgen voll Hoffnung.Tanrının yanında olduğuna inanan umut dolu Welshli kız.
Das hoffnungsvolle Waliser Mädchen, welches daran glaubt, dass Gott sie behütet.Umut dolu ya da başka bir şey.
Hoffnungsvoll oder so was.Geniş belirsiz ufuklar,belirsiz fakat umut dolu geleceğe eşlik ediyordu.
Der weite Horizont warsynonym für die unsichere, aber hoffnungsvolle Zukunft.Umut dolu gözlerle bakmalısın.
Schauen Sie hoffnungsvoll.Bazen değişim motorunun ihtiyacı olan tek şey o hayati kıvılcımdır:pozitif, umut dolu duygu.
Manchmal braucht der Motor der Veränderung nur diesen entscheidenden Funken:eine positive Emotion, hoffnungsvoll.Bir gün umut dolu gözlerle döndü.
Dann kam er voller Hoffnung zurück.Umut dolu gözlerle Charlieye baktım.
Ich schaute Charlie hoffnungsvoll an.Bu ülkeye umut dolu bir şekilde geliriz.
Wir kommen voller Hoffnung in dieses Land.Umut dolu yeni bir sabah!
Ein neuer Morgen voller Hoffnung ist angebrochen!Melankolik ve umut dolu: Defne Şahinin besteleri.
Melancholisch und hoffnungsvoll: die Kompositionen von Defne Şahin.Umut dolu sanırım, bence dünya.
Das glaube ich jedenfalls.- Voller Hoffnung.Aklımızı bize umut dolu sözler söylemesi için programlayabiliriz.
Wir programmieren unseren Geist zu uns hoffnungsvolle Worte zu erzählen.Umut dolu kral katillerinin sonu burası oluyor hep.
Die hoffnungsvollen Königsmörder enden alle hier.
