What is the translation of " IT'S CREATING " in Turkish?

• yaratıyor
• oluşturuyor
• yaratmak

Examples of using It's creating in English and their translations into Turkish

It's creating life.
Yaşam yaratmak.

You can measure the aerodynamic forces it's creating.
Yarattığı aerodinamik kuvvetleri ölçebilirsiniz.

It's creating interference.
Parazitler yaratıyor.

This… this looks like it's creating something even more complex.
Bu… sanki bir şey oluşturuyor gibi görünüyor.

It's creating something virtually.
Bir şey oluşturuyor.

This… this looks like it's creating something even more complex.
Bu gibi görünüyor daha da karmaşık bir şey yaratmak.

It's creating its own atmosphere.
Kendi atmosferini yaratıyor.

This-- this looks like it's creating something even more complex.
Bu daha karmaşık bir şey yaratmak için tasarlanmış gibi görünüyor.

It's creating another singularity!
Başka bir tekillik yaratıyor.

Using the ship and crew. It's creating a new lifeform.
Geminin ve mürettebatın… parçalarını kullanarak yeni bir yaşam formu yaratıyor.

It's creating something virtually. No.
Bir şey oluşturuyor. Hayır.

Yes, Radek, we are moving away. It's creating uncomfortable vibrations.
Evet, Radek. Rahatsız titreşimler yaratıyor bunlar da.

No. It's creating something virtually.
Bir şey oluşturuyor. Hayır.

Using parts of the ship and crew. It's creating a new life-form.
Geminin ve mürettebatın… parçalarını kullanarak yeni bir yaşam formu yaratıyor.

It's creating electromagnetic energy!
Elektromanyetik enerji yaratıyor!

A new life-form… using parts of the ship and crew. It's creating.
Geminin ve mürettebatın… parçalarını kullanarak yeni bir yaşam formu yaratıyor.

It's creating a culture of guns and rape.
Bir tür çete ve tecavüz kültürü yaratıyor.

It is transforming the face of hunger in Brazil, and it's at scale, and it's creating opportunities.
Brezilyadaki açlığın çehresini dönüştürüyor, ve belli bir çapta ve fırsatlar yaratıyor.

It's creating a Hell on Earth, Gabrielle.
Yeryüzünde bir cehennem yaratıyor, Gabrielle.

The guys at the top they may understand, but it's creating money, but they don't ever consider the impact it will have on the economy.
En iyi anlamak olmayabilir, ama para yaratıyor ama hiç etkisi dikkate almaz ekonomisine sahip olacak.

It's creating uncomfortable vibrations which are..
Rahatsız titreşimler yaratıyor bunlar da.

I feel like it's creating all the wrong lines.
Bütün çizgileri yanlış oluşturuyormuş gibi sanki.

It's creating puzzle pieces that don't even exist right now.
Şu anda var olmayan bulmaca parçaları yaratıyor.

A new life-form… It's creating using parts of the ship and crew.
Geminin ve mürettebatın… parçalarını kullanarak yeni bir yaşam formu yaratıyor.

It's creating a gateway to your world, but it looks unstable. Exactly.
Aynen. Dünyana bir geçit açıyor ama görünüşe göre dengesiz.

It's creating a new life-form… using parts of the ship and crew.
Parçalarını kullanarak yeni bir yaşam formu yaratıyor. Geminin ve mürettebatın.

It's creating more and more empty space, filled with even more nothingness.
Giderek daha fazla, hatta daha fazla hiçlikle dolu boş uzay yaratıyor.

It's creating machines and then it's pointing out their devastating limitations.
Makineleri yaratıyor ve sonra yıkıcı sınırlılıklarına dikkat çekiyor.

It's creating a little bit of an unfinished feeling. I do feel the way the stitching has come across.
Dikişlerin Şöyle düşünüyorum, üst üste gelmesi bitmemiş gibi bir his yaratıyor biraz.

It's creating a disruptive field, emanating downwards from the top level, encompassing nine levels directly below it..
En üst kattan alta yayılarak dokuz kat aşağısını kaplayan bozucu bir alan yaratıyor.