ANZUVERTRAUEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• emanet etmek
• güvenmek
• vermek
• paylaşmak

Anzuvertrauen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Dich uns anzuvertrauen.
Seni bize emanet ederken.

Diese Position erstmals einer Frau anzuvertrauen.
Bu mevkiyi ilk kez bir kadına verecek.

Meiner war, dir anzuvertrauen, Green Arrow zu sein.
Benimki Green Arrow olma konusunda sana güvenmekti.

Und ich bin gewillt, es euren fähigen Händen anzuvertrauen.
Sizin yetenekli ellerinize vermeye hazırım.

Unser Schicksal einem Jungen anzuvertrauen, den wir kaum kennen?
Kaderimizi tanımadığımız bir çocuğa bırakmak?

Das erste, was ich tat, war, mich einem Freund anzuvertrauen.
Yaptığım ilk şey bir arkadaşa güvenmek oldu.

Dir seine Gefühle anzuvertrauen. Vielleicht tut er sich jetzt schwer.
Zorluk çekiyor olabilir. Belki de sana duygularını açmakta.

Er weiß, was es heißt, jemandem sein Leben anzuvertrauen.
Birine hayatını emanet etmek ne demektir o bilir.

Aber dir gleichzeitig die Wahrheit anzuvertrauen, ist manchmal schwierig für mich.
Ama aynı zamanda, seninle doğruları paylaşmak bazen benim için zor oluyor.

Es fällt nicht leicht, jemandem sein Baby anzuvertrauen.
Çocuğunuzu güvenilir birisine emanet etmek kolay değildir.

Jemandem„ihre Träume“ anzuvertrauen ist wie jemandem„ihr Kind“ anzuvertrauen.
Çocuğunuzu emanet etmek gibidir, birisine“ hayallerinizi” emanet etmek.

Bist du wirklich bereit, diesem Kerl dein Leben anzuvertrauen?
Bu adama, hayatını emanet edecek kadar güvenecek misin?

Dieser Hund hat keine Angst, den Schutz des Hauses anzuvertrauen oder auf Kinder aufzupassen.
Bu köpek evin korunmasına veya çocuklara bakmaya güvenmekten korkmuyor.

Natürlich ist es keine leichte Entscheidung, das eigene Kind jemandem anzuvertrauen.
Çocuğunuzu güvenilir birisine emanet etmek kolay değildir.

Und hier ist es wichtig, Ihre Sicherheit Spezialisten anzuvertrauen, bei denen Sie sich sicher sind.
Ve burada, güvenliğinden emin olacağın uzmanlara emanet etmek önemlidir.

Wie konnten Sie so dämlich sein, Ihre Gefühle einer Fremden anzuvertrauen?
Nasıl olur da hislerini bir yabancıya anlatacak kadar salak olabilirsin?

Kein Mann macht mir Angst, aber meine Gefühle einer Frau anzuvertrauen, da wird mein Magen zu Gellée royale.
Hiçbir erkekten korkmam, ama duygularımı bir kadınla paylaşmak… beni çok geriyor.

Deine Frau und deine Kinder. Freundschaft ist, jemandem deine Geldbörse anzuvertrauen.
Arkadaş; Karını, çocuklarını ve cüzdanını emanet ettiklerini kişidir.

Habe ich beschlossen, mein Leben einer Höheren Macht anzuvertrauen und der Arbeitgeberklasse beizutreten.
Hayatımı daha yüksek bir güce teslim etmeyi seçtim. Ve kiralama sınıfına dahil oldum.

Zur gleichen Zeit drängt sie dich… ihr deinen Verlust anzuvertrauen.
Aynı zamanda kaybını anlatman için sana baskı yapıyordu.

Um ihn anzubeten, ihm unsere Sorgen anzuvertrauen. Und wozu?
Sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi Ona anlatmak için.- Ona dua edebilmek için?.

Vor einiger Zeit hab ich mich geweigert, dir unsere Tochter anzuvertrauen.
Bir süre önce, kızımız için sana güvenmeyi reddettim.

Es scheint, als habe Volkoff vor, Hydra doch einer anderen Person anzuvertrauen, der Contessa.
Görünüşe göre Volkoff, Hidrayı başka birine emanet etmiş: Contessa.

Ich finde es sehr schwierig, sein Baby einer fremden Person anzuvertrauen.
Çok zordur minicik bebeğinizi yabancı birine emanet etmek.

Haben wir keine andere Wahl, als dir den Prinzen anzuvertrauen. Doch so.
Ama hâlihazırda içinde bulunduğumuz durumda… prensimizin can güvenliğini sana emanet etmekten başka çarem yok.

Diese Methode des Dienstes unserer Spezialisten, ermöglicht unseren Patienten, uns in Ruhe Ihre Gesundheit anzuvertrauen.
Uzmanlarımızın bu hizmet yöntemi, hastalarımızın sağlıklarını huzur içinde bizlere emanet etmelerine imkân sağlamaktadır.

Ich muss Sie bitten, mir Ihre Tasche noch etwas länger anzuvertrauen.
El çantanızın bir süre daha bende kalmasını rica etmem gerekiyor.

In jedem Fall ist es besser, die Wahl des Arzneimittels dem Arzt anzuvertrauen.
Bu nedenle, ilaç seçimi doktoru emanet etmek en iyisidir.

Andernfalls ist es viel sicherer, diesen Prozess einem Fachmann anzuvertrauen.
Aksi takdirde, bu süreci bir uzmana emanet etmek çok daha güvenlidir.

In solchen Situationen wird empfohlen, diese Arbeit Fachleuten anzuvertrauen.
Bu gibi durumlarda, bu çalışmayı profesyonellere emanet etmeniz önerilir.