DURCHEINANDER ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• karışık
• dağınık
• üzgün
• berbat
• bir karmaşa
• karmakarışık
• kargaşa
• karıştırıyor
• sarsılmış
• kafam

Durcheinander Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Wie durcheinander?
Nasıl berbat?

Mein Verstand ist durcheinander.
Aklım çok karışık.

Alle durcheinander.
Hepsi dağınık.

Unverständliches Durcheinander.
Anlaşılmaz bir Karmaşa.

Etwas durcheinander, aber.
Biraz sarsılmış ama.

Kurz gesagt, ein Durcheinander.
Kısacası, bir karmaşa.

Durcheinander, Verwirrung.
Kargaşa, karışıklık.

Sie ist durcheinander.
O çok üzgün.

Ein wenig schwitzend. Die Haare durcheinander.
Dağınık saç, birazcık terli.

Tiere durcheinander.
Hayvanları karışık.

Seit einem Jahr alles durcheinander.
Yıldır ortalığı karıştırıyor.

Ich war gestern Abend so durcheinander, dass ich nicht an meine Kleider dachte.
Dün gece kafam öyle doluydu ki elbiselerim aklıma gelmedi.

Es regnet und schneit durcheinander.
Yağmurla kar yağıyor karmakarışık.

Sie sagten:"Das ist ein Durcheinander von Träumen und wir haben doch keinerlei Kenntnisse über Traumdeutung.
Dediler ki:''( Bunlar) Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz.

Mein Haar ist durcheinander.
Saçım çok dağınık.

So haben Sie einen Virus bekommen, und es ist Ihr PC auf mehrere Arten durcheinander.
Yani bir virüsünüz var ve PCnizi çeşitli yollarla karıştırıyor.

Conor ist durcheinander.
Conor üzgün.

Ich war wegen Lisa und der In-vitro-Sache durcheinander.
Kafam Lisa ve tüp bebekle doluydu.

All dies Durcheinander?
Tüm bu kargaşa.

Die Leute bringen das alles immer durcheinander.
İnsanlar şunu hep karıştırıyor.

Es ist durcheinander.
Tüm bunlar karmakarışık.

Aber dann bringt Gott alles durcheinander.
Allah hepsini katıp karıştırıyor.

Siehst du nicht, wie durcheinander sie ist?- Tu das nicht.
Ne kadar üzgün olduğunu gördün mü?- Yapma.

Er sagte deine Unterlagen wären durcheinander.
Dosyalarının çok dağınık olduğunu söyledi.

Das muss so durcheinander sein.
Bu şekilde karışık kalmaları gerekir.

Sie ist müde und bringt ihre Patienten durcheinander.
Zira kendisi yorgun, hastaları karıştırıyor.

Die Haare durcheinander.
Saçların karışık.

Tut mir leid, Süße, ich bin momentan ganz durcheinander.
Özür dilerim hayatım, kafam şu aralar çok dolu.

Alles ist durcheinander.
Herşey çok karışık.

Es tut nicht… fühlt sich das nicht ein wenig durcheinander an?
Sence de biraz berbat hissettirmiyor mu bu?