VERBLIEB ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Fiil
Isim
kaldı
bleiben
aufenthalt
wohnen
hierbleiben
übernachten
noch
behalten
mehr
hier
gelassen
kalmıştı
bleiben
aufenthalt
wohnen
hierbleiben
übernachten
noch
behalten
mehr
hier
gelassen
kalmıştır
bleiben
aufenthalt
wohnen
hierbleiben
übernachten
noch
behalten
mehr
hier
gelassen
Birleşik fiil

Verblieb Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Die Szene verblieb im Film.
Sahne filmde kaldı.
Nur eine Verbindung verblieb.
Sadece bağlantısı kaldı.
Ich verblieb in der Zentrale.
Ben karargahta kaldım.
Gedicht„Was mir verblieb“.
Şiirlerin de vardı'' senden bana kalan''.
Das Bargeld verblieb im Automaten.
Sanırım parası makinede kaldı.
Seit sie unter dem Warehouse 8 verblieb.
Depo 8in altına gömüldüğünden beri.
Die Erbschaft verblieb vollständig bei mir.
Bütün mirası bana kalmıştı.
Verblieb dann auf diesem Level für 2 Stunden.
İki saat boyunca da aynı seviyede kaldı.
Einzig die Hoffnung verblieb im Inneren.
Sadece umudum kaldı içerde.
Nur etwas Hoffnung, die auch noch mit in der Büchse war, verblieb.
Ama bu kutuda sadece bir şey kalmıştır, o da umuttur.
Die Seniorin verblieb stationär im Krankenhaus.
Yaşlı kadın hastanede nöbetçi olarak kalmıştı.
Eine Kontrollgruppe mit 17 Personen verblieb derweil in Polen.
Kişiden oluşan 4. kontrol grubu ise tatile gitmeyerek Polonyada kaldı.
Fast keinem verblieb Zeit zur Regelung seiner Angelegenheiten.
Hemen hemen hiç kimseye kendi işlerini düzenlemeleri için zaman kalmadı.
In der Büchse der Pandora verblieb nur die Hoffnung.
Pandoranın kutusunda yalnızca umut kalmıştır.
Im Jahr 2014 verblieben nach fünf Stunden Laufzeit lediglich drei Athleten.
Yılında, beş saatlik yarış süresinin sonunda sadece üç sporcu kalmıştı.
Aber ein Rest an Misstrauen verblieb in seinen Augen.
Fakat gözlerinin içindeki o şüphe… son ana kadar kaybolmadı.
Im Jahr 2012 war der Grossteil dieses Sonnensystems gereinigt,nur die Chimera Gruppe verblieb.
De güneş sisteminin çoğunluğu temizlenmişti,sadece Kimera grubu kalmıştı.
Die ältere Dame verblieb stationär im Krankenhaus.
Yaşlı kadın hastanede nöbetçi olarak kalmıştı.
Der entsprechende Ausblick weiterer 18 europäischer Geschäftsbanken verblieb negativ.
Ayrıca 18 Türk bankasının kredi notunu düşürülürken görünüm negatif kaldı.
Selbst wenn etwas länger im See verblieb, bildete sich im Laufe der Zeit eine weiße Schicht.
Gölde uzun süre bir şey kaldığında, zamanla beyaz bir tabaka oluştu.
Dies ist, warum Ishmael lachend im Götzendienst herauskam undAdam gekalkt/geweißt im Feuer verblieb.
Bu yüzden İsmail putperestliğe gülerek ortaya çıktı veAdem ateşte beyaz kaldı.
In 1995 verblieb die 25-PU der Raketen Р-17 und Р-17М, die 36-PU des Tochka-Raketenkomplexes im Arsenal der SAR.
Te, Р-25 ve Р-17М füzelerinin 17 PUsi, Tochka füzesi kompleksinin 36 PUsi SAR cephanesinde kaldı.
Till die SW"- eine Inschrift, die im Gegensatz zu der ersten Ehe von fünf Jahren wirklich für immer verblieb.
Ölüye Kadar SW''- beş yıllık ilk evliliğin aksine, sonsuza kadar kalmış bir yazıt.
Unser Handwerk verblieb auf dem Stadium der Heimarbeit, das heißt es sonderte sich vom bäuerlichen Ackerbau nicht ab.
Bizim zanaatlarımız ev ekonomisi aşamasında kalmıştı, yani köylü tarımından asla ayrışmamıştı.
Die dritte russische Frau im All war Elena Kondakova, die 1997 mehr als 178 Tage in der Weltraumstation verblieb.
Uzaydaki üçüncü Rus kadın Elena Kondakova, 1997 yılında 178 gün boyunca uzayda kaldı.
Der südliche Teil des Gebietes, inklusive Flandern, verblieb hingegen beim Reich; später entstand daraus der Staat Belgien.
Buna karşın, bu bölgenin güneyinde kalan bölgeler, Flanderler dahil olmak üzere, krallıkta kaldı; daha sonra bu bölgede Belçika bağımsızlık kazanmıştır.
Sittas besetzte die Hügel rund um die Stadtmit einigen tausend Männern, während der Großteil des oströmischen Heeres mit Dorotheus innerhalb der Wälle verblieb.
Binlerce adamıyla birlikte Sittas, kentin etrafındaki tepelere yerleşirken,Bizans ordusunun büyük bir kısmı Dorotheus ile surların içinde kalmıştır.
Nur das von Guerillakämpfen geschüttelte Kuba verblieb weiterhin unter spanischer Kontrolle, wobei die spanischen Gouverneure auch gemeinsame Sache mit Piraten machten.
Sadece gerilla savaşının sürdürüldüğü Küba İspanyol kontrolü altında kalmıştır. Bu dönemde İspanyol valilerin korsanlar ile işbirliği içinde olmuşlardır.
In Frankreich entschieden die Ärzte ob undwann die lebenserhaltenden Systeme abgeschaltet würden während in den USA die endgültige Entscheidung bei den Eltern verblieb.
Fransada, doktorlar yaşam destek ünitesinin çekilip çekilmeyeceğine ve eğerçekilecekse ne zaman olacağına karar veriyorlardı ama Amerikada, son karar ailelere bırakılıyordu.
Nach der Schlacht von Manzikert im Jahr 1071 ging der Großteil des Themas an die Seldschuken verloren; durch die Feldzüge des Johannes II. Komnenos in den 1130ern konnte dasReich die Küstenstriche zurückgewinnen, das paphlagonische Hinterland verblieb aber in türkischer Hand.
Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra, bölgenin büyük kısmı, Selçuklulara kaybedildi; II. İoannisin 1130larda kiseferlerinde sahil tekrar ele geçirildi fakat iç kısımlar Türklerin elinde kalmaya devam etti.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0552

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce