Widmete Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Er lebt in Madrid, dem Schreiben widmete.
Ihr Vater widmete sein Leben der Wissenschaft.
Wie Mary Tyler Moore ihr Leben den Tieren widmete.
Mary Tyler Moore Hayatını Hayvanlara Nasıl Ayırdı?Ihr Vater widmete sein Leben der Wissenschaft.
Babası hayatını bilime adamıştı.Vania und Sandro sind sehr engagiert und widmete ich ihren Wirt.
Fred widmete dieser großen Nation sein Leben.
Fred, hayatýný bu aziz millete adadý.Ich hatte nie Kinder, weilich mein Leben diesem Zirkel widmete.
Ich widmete mein Leben den Mitmenschen.
Bütün hayatımı insanlara adadım. Ben rahibim.Seine Coverversion von Peter Ceteras Glory of Love", die er dir widmete?
Sana adadığı Peter Ceteranın… Glory of Love şarkısını?Jules Verne widmete dieses Buch seinen drei Enkeln.
Verne bu kitabı üç torununa adamıştı.Ihre gesamte Ausgabe vom April 1913 dieser Stadt widmete.
Geographic dergisinin Nisan 1913 sayısının tamamını bu şehre ayırmasıyla.Speer widmete viel von seiner Zeit und Energie zum Lesen.
Speer okumaya zamanının ve enerjisinin çoğunu adamış.Elisabeth II., Königin von England, widmete Tom Jones in die Ritter.
Elizabeth II, İngiltere Kraliçesi, adamış Tom Jones şövalyeleri.Speer widmete einen Großteil seiner Zeit und Energie zu lesen.
Speer okumaya zamanının ve enerjisinin çoğunu adamış.Ist es nicht seltsam, dass er das Buch nicht seiner Frau widmete?
Bay Harlandın yeni kitabını karısına ithaf etmemesi tuhaf değil mi?Selbst TIME Magazine widmete dieser Tatsache einen Artikel.
Weißt du noch, was ich sagte, als ich dir letztes Jahr den Song widmete?
Geçen sene sana o şarkıyı ithaf ederken söylediklerimi hatırlıyor musun?Mein Vater widmete Gott sein Leben. Zum Schutz der menschlichen Rasse.
Babam insanlığı korumak için hayatını Tanrıya adadı.Geographic Society ihre gesamte Ausgabe vom April 1913 dieser Stadt widmete.
Geographic dergisinin Nisan 1913 sayısının tamamını bu şehre ayırmasıyla.In den 1950er Jahren widmete Camus seine Bemühungen um die Menschenrechte.
Camus, 1950ler de kendini insan haklarına adadı.Ich meine den 16 jährigen Jungen Namens Tyler Rogers, der ihr einen Blog widmete.
Yaşındaki Tyler Rogers adındaki bir oğlan ona adadığı bir blog açmış.Wanamaker widmete den Rest seines Lebens zu, dass zu korrigieren.
Wanamaker bu düzeltme için hayatının geri kalanını adadı.Beide hatten bisdahin keine Frau gekannt, die ihr Leben ganz dem Schreiben widmete.
Her ikisi deşimdiye kadar tüm yaşamını yazmaya adayan bir kadın tanımamıştır.Im Jahr 1744 widmete Leonard Euler seine Studien Integralen mit der Form.
Te Leonard Euler çalışmalarını formla bütünleştirmeye adadı.Der Senator sagte, dass Prof. Harold Laski, ein britischer Politiker, mir ein Buch widmete.
Senatör, bir Britanyalı profesör Harold Laskinin… bana bir kitap adadığını söyledi.In der Regel widmete Murphy seine Reden akuten sozialen Problemen.
Onların performansları Kural olarak, akut sosyal sorunları olarak Murphy adamış.Er begeisterte sich für die Französische Revolution und widmete Napoleon seine 3. Sinfonie, die"Eroica".
Fransız Devrimine hayranlık duymaktaydı ve 3. senfonisi„ Eroica“ yı Napolyona adadı.Scott widmete den Film seinem Bruder Tony Scott, der 2012 Selbstmord beging.
Ridley Scott bu filmi 2012 yılında intihar eden kardeşi Tonye ithaf etti.Diese Maus, der Zauberlehrling, widmete sein Leben dafür, dass er nicht.
O fare, yani o çırak… hayatını, bunu senin gibilerin ellerinden uzak tutabilmeye adamış.Dein Vater verschwindet- ein berühmter Wissenschaftler, der sein Leben der Erforschung rätselhafter Portale widmete.
Oyunun kahramanının babası hayatını gizemli portalları araştırmaya adayan ünlü bir bilim adamı.
