DIFFUSE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• dağınık
• yaygın
• yayılmış
• diffüz
• difüz
• dağıttı

Diffuse Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Too diffuse.
Çok dağınık.

Diffuse Merge Tool.
Diffüz Birleştime Aracı.

Pain was vague and diffuse.
Dağınık ve belirsiz ağrı.

Diffuse skin flushing.
Ciltte yaygın kızarıklık.

Those are diffuse processes.
Bunlar yayılmış süreçler.

Diffuse white-matter changes.
Beyaz madde değişikliği yayılmış.

This is called diffuse reflection.
Bu yansımaya dağınık yansıma denir.

No diffuse bilateral contusions.
Hayır. Çift taraflı dağınık kontüzyon.

It might be something called a diffuse axonal injury.
Diffüz aksonal hasar denen bir şey olabilir.

Mostly diffuse swelling, microhemorrages.
Geneli yaygın şişkinlikler.

This guy's got an epidural hematoma and diffuse axonal injury.
Adamda epidural hematoma ve difüz aksonal yaralanma var.

Those are diffuse processes, this is localized.
Bunlar yayılmış süreçler. Bu sınırlı.

Charlie's initial M.R.I. showed signs of a diffuse axonal injury.
Charlienin ilk M.R.I. belirtileri gösterdi diffüz aksonal yaralanma.

But diffuse delta wave slowing. She's stable.
Stabil ama diffüz delta dalgası yavaşlıyor.

She's stable, but diffuse delta wave slowing.
Stabil ama diffüz delta dalgası yavaşlıyor.

Diffuse abdominal pain, trauma to lower left extremity.
Yaygın bir karın ağrısı, sol alt bacak ekleminde travma.

And now he has diffuse ischemic changes.
Ve şimdi yaygın iskemik değişimleri var.

Diffuse reflection from solids is generally not due to surface roughness.
Dağınık yansıma genelde yüzeyin pürüzlü olmasından kaynaklanmaz.

I saw a very small, diffuse abnormality in the brain waves.
Dağınık bir anormallik var. Beyin dalgalarında küçük ama.

Reflections can be divided into two types: specular reflection and diffuse reflection.
Yansıma Yansımalar ikiye ayrılır: düzgün yansıma ve dağınık yansıma.

But the diffuse clouds of hydrogen and helium gas.
Ancak dağınık hidrojen ve helyum gazı bulutları.

The CT scan of his head showed diffuse brain injury and swelling.
Beyin tomografisi yaygın beyin hasarı ve şişme gösterdi.

Diffuse pollution from agricultural land is still the main source of nitrate in water.
Tarım arazilerinden yaygın kirlenme hâlâ sudaki nitratın ana kaynağıdır.

He withdraws from painful stimuli but his brainwave activity is slow and diffuse.
Acı veren uyarıcılardan kaçınıyor ama beyin dalgalarının aktivitesi yavaş ve yaygın.

The operating mechanism of the diffuse systems, the befogged areas of the person's inferior consciousness.
Dağınık sistemin çalıştırma mekanizması, kişinin alt bilincini karıştırıp.

Idiopathic interstitial pneumonia or noninfectious pneumonia is a class of diffuse lung diseases.
İdyopatik interstisyel pnömoni veya bulaşıcı olmayan pnömoniler difüz akciğer hastalığının bir sınıfıdır.

In 3D computer graphics, diffuse interreflection is an important component of global illumination.
Boyutlu bilgisayar grafiklerinde dağınık yansıma, küresel yansımanın önemli bir parçasını oluşturur.

Diffuse spotty inflammation could hit the autonomic centers of the brain. Rasmussen's encephalitis.
Yaygın noktasal inflamasyon odakları beynin otonomik bölgelerine denk gelmiş olabilir. Rasmussen ensefaliti.

Rasmussen's encephalitis. Diffuse spotty inflammation could hit the autonomic centers of the brain.
Yaygın noktasal inflamasyon odakları beynin otonomik bölgelerine denk gelmiş olabilir. Rasmussen ensefaliti.

Diffuse spotty inflammation could hit the autonomic centers of the brain. Rasmussen's encephalitis.
Rasmussen ensefaliti. Yaygın noktasal inflamasyon odakları beynin otonomik bölgelerine denk gelmiş olabilir.