IMPROPER ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• uygun
• yanlış
• uygunsuz
• yersiz

Improper Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

This is all improper.
Bu çok yersiz.

Music is improper for a young lady.
Müzik genç bir bayan için uygun değilmiş.

He would find us improper.
Bizi uygun bulmayabilir.

Nothing improper happened.
Yanlış bir şey değil.

It sounded slightly improper.
Bu biraz yanlış geliyordu!

Something improper was going on.
Uygun olmayan bir şey devam ediyordu.

You are giving this man improper care.
Bu adama yanlış tedavi uyguluyorsunuz.

But it Would be most improper to interfere With the police investigation.
Ama Polis soruşturmasına müdahale etmek çok uygun olmaz.

Are you telling me I'm improper?
Uygun olmayanın ben olduğumu mu söylüyorsun?

That would be improper, I'm afraid.
Korkarım bu yersiz olur.

I cannot understand how being honest can be improper.
Dürüst olmanın neresinin yanlış olduğunu anlayamıyorum.

If you think it was improper of me to join?
Eğer benim katılmamın uygun olmadığını düşünüyorsan?

Really Eliot, that story is totally incredible and decidedly improper.
Gerçekten Eliot, bu hikâye tamamıyla inanıImaz ve kesinlikle yersiz.

Indeed, he has no improper pride.
Aslında yersiz bir gururu yok.

The improper and unlawful execution of an act that is in itself proper and lawful.
Kendi içinde uygun ve yasal olan, yasadışı ve uygunsuz eylemde bulunmak.

You believe there's something improper about my order?
Verdiğim siparişi uygun bulmuyor musunuz?

A complaint about the improper disposal Captain. of 90 prisoners.
Doksan mahkumun uygunsuz imhası hakkında Yüzbaşı.

Captain. of 90 prisoners. A complaint about the improper disposal.
Doksan mahkumun uygunsuz imhası hakkında Yüzbaşı.

My behaviour has been improper and I accept the consequences.
Davranışım hiç uygun değildi… ve soncuna razıyım.

Captain. of 90 prisoners. A complaint about the improper disposal.
Yüzbaşı. Doksan mahkumun uygunsuz imhası hakkında.

A complaint about the improper disposal Captain. of 90 prisoners.
Yüzbaşı. Doksan mahkumun uygunsuz imhası hakkında.

They will kick you out for talking like that. Improper attitude!
Böyle konuştuğun için seni şutlarlar. Uygunsuz davranış!

And if you make an improper arrest, you could set a murderer free.
Tutuklamayı yanlış yaparsanız, Katilin serbestçe gitmesine izin verirsiniz.

The site is currently threatened by erosion and improper restoration.
Site halen erozyon ve yanlış restorasyon nedeniyle tehdit altındadır.

And it would be most improper for me to try to establish contact with you.
Ve bu benim için çok uygunsuz olur… seninle kontak kurmaya çalışmak.

Really, Eliot, that story is totally incredible and decidedly improper. Sorry.
Gerçekten Eliot, bu hikâye tamamıyla inanılmaz ve kesinlikle yersiz.

We're suing the company for improper handling of their chemicals.
Firmayı kimyasalların yanlış kullanımı nedeniyle dava edeceğiz.

Danielle Dunne, you will be charged with making an improper communication online.
Internette uygunsuz iletişim kurmakla suçlanıyorsun. Danielle Dunne.

Such cases include mistaken diagnosis, improper treatment, technical problems and other faults.
Şikayetler arasında yanlış teşhis, yanlış tedavi, teknik sorunlar ve diğer hatalar bulunuyor.

You will be charged with making an improper communication online. Danielle Dunne.
Internette uygunsuz iletişim kurmakla suçlanıyorsun. Danielle Dunne.