SOLVING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• çözmek
• çözümünde
• çözümü
• çözülmesi
• çözerek
• çözümlemek
• çözme
• çözmeye
• çözmede
• çözüm
• çözümüne
• çözümleri
• çözümündeki

Solving Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

What needs solving, Mita?
Neyin çözülmesi gerek, Mita?

Tom is very good at problem solving.
Tom problem çözümünde çok iyidir.

Solving the issues of dialing the ninth chevron.
Dokuzuncu sembolü tuşlama sorununun çözümü.

That's inspired problem solving.
İlham verici bir sorun çözümü.

But solving Trudy's murder would have to wait.
Ancak Trudy cinayetinin çözümü beklemek zorunda.

But a puzzle needed solving.
Çözülmesi gereken bir yapboz vardı.

Basically, solving cold fusion would have been easier.
Kısacası, soğuk füzyonu çözümlemek… daha kolay olurdu.

It's what I do.- Problem solving.
Problem çözümü. Yaptığım şey bu.

That there is no solving crimes like these. I have come to the conclusion.
Böyle suçlarda çözüm yok diye bir sonuca varıyorum.

It's what I do.- Problem solving.
Yaptığım şey bu.- Problem çözümü.

I'm good at solving binary problems, but matters of the heart… Are not your forte.
Ben, ikili sorunların çözümünde iyiyim kalpten bir ama önemli.

He wanders the land solving problems.
Sorunları çözerek ülkeyi dolaşır.

You mentioned something about a case that needs solving.
Çözülmesi gereken bir davadan bahsetmiştin.

Any mysteries that need solving, Liz?- Actually,?
Çözülmesi gereken bir gizem var mı Liz?

Genchi Genbutsu is therefore a key approach in problem solving.
Genchi Genbutsu bu nedenle sorunun çözümünde önemli bir yaklaşımdır.

He makes a lot of money solving cases like this.
Bunun gibi davaları çözerek çok para kazandı.

You need to return to life instead of distracting yourself with solving cases.
Kendinizi davaları çözerek oyalamak yerine hayata dönmelisiniz.

I was more focused on solving the case than making sure she was safe.
Davayı çözmeye daha çok odaklandım güvende olduğundan emin olmaktan daha çok.

The police have given their utmost best in solving the case.
Polis bu davanın çözümünde, elinden gelenin en iyisini yapmıştır.

I want you to start solving that problem and get them goddamn rooms ready!
Bu sorunu çözmeye hemen başlamanı… ve o lanet odaları hazırlamanı istiyorum!

Ich was going to become famous by solving a world problem.
Dünyanın sorunlarını çözerek ünlü olacağım.

John identifies most problems within appropriate time frames. problem solving.
Uygun bir çerçeve içinde ele alır.'' Sorun çözümü--'' John çoğu sorunu.

People deserve our expertise solving serious crimes.
İnsanlar ciddi suçların çözümünde bizim uzmanlığımızı hak ediyorlar.

Algorithm design is a specific method to create a mathematical process in solving problems.
Algoritma tasarımı, problemlerin çözümünde matematiksel bir süreç oluşturmak amacıyla kullanılan özel bir yöntemdir.

I guess… the next big mystery that needs solving is who stole our memories.
Sanırım çözülmesi gereken bir sonraki gizem hafızalarımızı kimin çaldığı.

Knowing the tool will be the best evidence in solving the case.
Aletin ne olduğunu bilmek, vakanın çözümünde en iyi kanıt olur.

Conducive to independent thinking and creative problem solving. Ideally an open curriculum.
İdeal olarak açık, bağımsız düşünmeye ve yaratıcı problem çözmeye elverişli… bir müfredat istiyoruz.

Oh, we just… had some drinks to celebrate solving the case.
Ah, biz sadece… bazı içecekler vardı durumda çözmede kutlamak için.

To play an honest game, you have to be good at solving puzzles. Explain.
Açıkla- Düzgün bir oyun oynamak için bulmaca çözmede iyi olman gerek.

Polymers are large molecules and thus are very complicated for solving using a deterministic method.
Polimerler büyük moleküller oldukları için deterministik metot kullanrak çözümü oldukça karmaşıktır.