Sorunludur Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Çok sorunludur.
Mayıs ayında deniz sorunludur.
Normal ev kullanımı için,içerdiği kimyasallar çok aşındırıcı olduğu için çok sorunludur.
Çevirisi de oldukça sorunludur.
YNH: Evet. Kimlik her zaman sorunludur, çünkü kimlik daima, eninde sonunda gerçeklikle çatışan kurgulara dayalıdır.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
ekonomik sorunlarciddi sorunlarpsikolojik sorunlarıteknik sorunlaryeni sorunlarcinsel sorunlaren büyük sorunumuzkalp sorunlarıciddi sağlık sorunlarınasosyal sorunlar
Daha
Zengin çocuklar her zaman sorunludur.
Genellikle araştırma için sorunludur: eksik, erişilemez, temsili olmayan, sürüklenen, algoritmik olarak karışık, kirli ve hassas.
Fakat bu da kendine göre sorunludur.
Ona bir cevap vermek kesin değildir, bu oldukça sorunludur, çünkü hastalığın şiddetine ve genel olarak etiyolojik paterne bağlıdır.
Evlatlık verilen çocukların çoğu sorunludur.
Nedenleri sedef hastalığıgüvenilir şekilde tanımlanması oldukça sorunludur, çoğu zaman otuz yaşına kadar olan gençlerde görülür.
Geçici çılgınlık kavramı sorunludur.
Önsöz Mülteci vesığınmacıların durumu tüm dünyada son derece sorunludur.
Siyasi olarak ise durum çok daha sorunludur.
Fransa daha şimdiden Sahel bölgesine yoğunlaşmak üzere Ortadoğudan ayrılmayı öngörse de,ABDnin konumu çok daha sorunludur.
Brusizm gibi bir hastalıkla nedenlerikurmak zordur vebu nedenle bu tatsız olgudan kurtulmak oldukça sorunludur ancak yine de gerçektir.
Tipik bir klinik tablonun oluşumuna kadar, yani döküntünün vücut boyunca yayılmasından önce,hastalığın teşhisi yeterince sorunludur.
Ancak, böyle basit bir yaklaşım sorunludur.
İsrail Talmudunun Kudüs Talmudunun dallarının haritasını çıkarmak kigünümüzde bu metnin basılı hâli öğretilmektedir dilbilimsel açıdan çok sorunludur.
Bu bakımdan, bilgelik dişleri özellikle sorunludur.
Bu tür katlar çoğunlukla özel evlerde düzenlenmektedir, çünkü yüksek katlı binaların dairelerinde, böylebir sistemin kurulması, zemin altındaki boruların muhtemel atılımı ve komşuların ya da bodrumun daha fazla taşması nedeniyle son derece sorunludur.
Bugün Türkiyede eğitim fevkalade sorunludur.
Uyuşturucu hakkında konuşursak, her şey sorunludur.
Ancak bu cümledeki sözcük kullanımı biraz sorunludur.
Bu tarih, yaklaşık 13.000 yıl öncesi aslında sorunludur.
Bu kurulumda olduğu gibi, fotoğrafçılık bazen sorunludur.
O bir çocuk… küçük kızlar her zaman anneleri ile sorunludur.
Diyorum ki bekar olsun olmasın 30larında ki her kadın sorunludur.
Ancak bu renklenmenin esaret altında tutulması bazen sorunludur.
Ama Çine gitmeden önce, önce burada uçmanız gerekir, bu da sorunludur.