CHOSE TO GO ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• gitmeyi seçti
• gitmeyi tercih ettin

Chose to go Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

You chose to go.
Gitmeyi seçiyorsun.

As the Civil War was still raging the other men chose to go northwest.
İç savaş hiddetlenmekte olduğundan,… diğer adamlar kuzeybatıya doğru gitmeyi seçmişti.

She chose to go.
Gitmeyi o seçti.

At every point, we gave you the best guidance we could, and at every point, you chose to go your own way.
Ve sen her aşamada kendi yolundan gitmeyi tercih ettin. Her aşamada, sana sunabileceğimiz en iyi yolu gösterdik.

Ophelia chose to go.
Ophelia gitmek seçtik.

Tom chose to go to Boston with Mary.
Tom, Mary ile Bostona gitmeyi seçti.

We have heard countless wake up calls lately with the alarming number of medics who chose to go abroad.
SETimesa konuşan Sandulescu,'' Son zamanlarda endişe verici sayıdaki sağlık çalışanının yurtdışına gitmeyi seçmesiyle sayısız uyandırma çağrısı aldık.

I chose to go.
Gitmeyi ben seçtim.

Now, in the hospital he was aware, he was aware, everybody around him telling him to fight, to hold on and there was a moment when he had a choice… and he chose to go.
Şimdi, hastanedeyken, herkesin etrafında olduğunun ve ona dayanıp savaşması gerektiğini söylediklerinin farkındaydı. Seçim yaptığı bir an vardı ve o, gitmeyi seçti.

You chose to go there.
Oraya gitmeyi seçtin.

Ofelia chose to go.
Ofelia gitmeyi tercih etti.

I chose to go as Antinous, Hadrian's favorite page who drowned in the Nile.
Ben Nil nehrinde boğulan Hadrianın favori uşağı Antinous olarak gitmeyi seçtim.

Major Gatling-- chose to go his own way.
Major Gatling, kendi yoluna gitmeyi seçti.

Tom chose to go work alone.
Tom işe yalnız gitmeyi seçti.

They chose to go.
Gitmeyi onlar seçti.

Tom chose to go to Boston instead of Chicago.
Tom, Chicago yerine Bostona gitmeyi seçti.

Hvitserk chose to go with him.
Ve Hvitserk onunla gitmeyi seçti.

No, I chose to go with him.
Hayır, ben isteyerek gittim.

He chose to go to war.
O savaşa gitmeyi seçti.

She chose to go see Lalla Chafia.
O Lalla Chafiaya gitmeyi tercih etti.

Lyta chose to go up to Wegthor.
Lyta, Wegthora gitmeyi seçti.

And at every point, you chose to go your own way. At every point, we gave you the best guidance we could.
Ve sen her aşamada kendi yolundan gitmeyi tercih ettin. Her aşamada, sana sunabileceğimiz en iyi yolu gösterdik.

I'm choosing to go with you.
Seninle gitmeyi tercih ediyorum.

They have to choose to go on their own.
Kendileri gitmeyi tercih etmek zorundalar.

What an honor it is to be chosen to go into space?
Uzaya gitmek için seçilmenin nasıl bir onur olduğunun?

And if I choose to go to California.
Ve ben Kaliforniyaya gitmeyi tercih ettiysem.

Of course, someone chooses to go first.
Biriniz daha önce başlamayı seçmezse tabii.

And us choosing to go with them won't lessen their suffering. Okay, our friends are going to the Bad Place.
Ve onlarla birlikte gitmeyi seçmemiz onların acılarını azaltmayacak. Tamam, arkadaşlarımız Kötü Yere gidiyor.

I will not force any of my men to go to their deaths. But I will not stand in the way of any that choose to go.
Ölüme gitmeleri için hiçbir adamımı zorlamayacağım ama içlerinden gitmeyi seçenler olursa yollarına çıkmam.