YAŞADIĞINDA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Fiil
wohnt
yaşamak
kalmak
yaşayan
ev
konut
kalıyor
ikamet
oturmak
yaşar

Yaşadığında Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bunu yaşadığında ne hissediyorsun?
Wenn es passiert, wie erlebst du das?
Ve zalim bir fahişeyle yaşadığında anlatılıyor.
Und man sagt, du lebst mit einem wilden Miststück.
Burada yaşadığında bölgeyi iyi bilirsin.
Sie wohnen hier und kennen die Gegend.
Gençlerin yarısından fazlası siber zorbalık yaşadığında ebeveynine söylemiyor.
Weit über die hälfte der jungen leute erzählen ihren eltern nicht, wenn cyber-mobbing auftritt.
Bir şatoda yaşadığında, her şeyi başkaları yapar.
Wenn man in einem Schloss wohnt, wird alles für einen gemacht.
Sana sorum şudur Bobby: Her gününü son günün gibi yaşadığında… bu karınla mı olacak?
Wenn Sie jeden Tag so leben, als wäre es Ihr letzter, werden Sie ihn mit Ihrer Frau verbringen?
Benim kadar uzun yaşadığında tüm isimler aynı gelmeye başlar.
Wenn man so lange lebt wie ich, klingen alle Namen gleich.
Uzun hayvan karaciğerleri olmasına rağmen,“ Burenka” yaşadığında durum belgelenmiştir 35 yıl.
Obwohl es tierische Langlebertiere gibt, wurde der Fall dokumentiert, als die„Burenka“ lebte 35 Jahre.
Yalnız yaşadığında kendi giysilerini seçmen gerekecek.
Wenn du mal allein wohnst, musst du deine Kleidung selbst aussuchen.
İnsan bir kadınla yaşadığında bu düş kırıklığı çok olağan.
Daß eine solche Enttäuschung beim Zusammenleben mit einer Frau eine normale.
Burada yaşadığında bölgeyi iyi bilirsin. Bize yardım edebilirsin.
Sie wohnen hier und kennen die Gegend, vielleicht können Sie uns helfen.
Arabalar ve köpekler dışarıda yaşadığında bir kedinin en büyük düşmanı olabilir.
Autos und Hunde können der schlimmste Feind einer Katze sein, wenn sie draußen lebt.
Panik anını yaşadığında, seni vurduğu anda… değersiz olduğunu düşündüğün şeyin birden önemli hale geldiği anda… onun için birden yeni bir amaç bulduğun anda.
Wenn man den Moment der Panik erlebt, wenn man auf einmal merkt, dass das, wovon man dachte, es habe keinen Wert, auf einmal wichtig wird, wenn man plötzlich einen neuen Sinn darin findet.
Bütün zaman boyuncaki her hayatı yaşadığında, doğmak için yeterince büyümüş olacaksın.”.
Wenn du jedes menschliche Leben durchlebt hast, wirst du groß genug sein, um geboren zu werden.“.
Akita bir evde yaşadığında en iyi hissediyor, ama düzenli olarak sokakta oluyor.
Akita fühlt sich am besten, wenn er in einem Haus lebt, aber es passiert regelmäßig auf der Straße.
İnsan New Yorkta yaşadığında, Boyntonları tanımaması olanaksızdır.
Man kann schlecht in New York leben, ohne die Boyntons zu kennen.
Bir kişi New Yorkta yaşadığında filmlerde gösterildiği kadar… etkili bir biçimde mafyanın varlığını hisseder mi?
Wenn man in New York lebt, ist dort die Präsenz der Mafia so spürbar, wie gerade in dem Film gezeigt wurde?
Theresa ilk semptomunu yaşadığında torununla birlikte yürüyordu.
Theresa ging mit ihrer Enkelin spazieren als sie ihr erstes Symptom erlebte.
Evet. Bir şeyler yaşadığında ne zaman konuşmak isteyeceğini… bilemezsin.
Wann man reden will. Wenn man etwas durchmacht, weiß man nie, Ja.
Evcil hayvan sokakta yaşadığında, molt yılda iki kez tutulur.
Wenn das Haustier auf der Straße lebt, wird die Häutung zweimal im Jahr gehalten.
O gelir, çünkü bir birey olarak yaşadığında, bir birey olarak hareket edersin; fakat bilinç olarak yaşadığında, ortam gibi hareket edersin.
Sie kommt… wenn du als Individualität lebst, dann bewegst du dich als Individualität, aber wenn du als Bewusstsein lebst, dann bewegst du dich als'Umwelt.
Yani, Timle bütün bunları yaşadığında ben sana karşı kibar falan değildim.
Ich meine… ich war nicht gerade nett zu dir… als du all das mit Tim durchgemacht hast.
Bizim mahallemize yaşadığında, bir antlaşma imzalarsın. Anladın mı?
Wer bei uns in der Cité wohnt, unterschreibt einen Vertrag, klar?
Biri uzun yıllar yalnız yaşadığında bir zaman(…) Biri uzun yıllar yalnız yaşadığında bir zaman(…).
Wenn Sie bereits jahrelang alleine leben, sich jedoch insgeheim eine[…].
Bir kuş yuvalama yerlerinde yaşadığında, bulunduğu yerden uzaklaşmaz, ancak yakınlarda avlanır.
Wenn ein Vogel in Nistplätzen lebt, fliegt er nicht von seinem Standort weg, sondern jagt in der Nähe.
Nerede yaşıyorsun, Reinette?
Wo lebst du, Reinette?
Nerede yaşıyorsun, evlat?
Wo lebst du, Junge?
Sonra yalnız yaşamayı tercih etti.
Dann wollte sie lieber allein leben.
Herkesin yaşaması, mutlu olması lazım.
Jeder soll leben und glücklich sein.
Neden yaşıyoruz Frank?
Warum leben wir, Frank?
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0323
S

Yaşadığında eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca