What is the translation of " AN INTERACTION " in Turkish?

• bir etkileşim

Examples of using An interaction in English and their translations into Turkish

But we could arrange an interaction.
Ama karşılıklı bir iletişim ayarlayabiliriz.

An interaction? You know, like, talking.
Etkileşim mi? Ya biliyorsun, konuşma işte.

Is it possible for you to have an interaction without some innuendo?
Cinselliğe dair bir imâda bulunmadan etkileşimde bulunman mümkün mü?

Have an interaction that's not agenda-driven?
Gündeminde olmayan bir etkileşimde bulun işte. Kaynaşmak mı?

The tidal warping of IC 167 also is indicative of an interaction with another galaxy.
IC 167de görünen gelgit etkisi başka bir galaksiyle olan etkileşimin bir göstergesidir.

Have an interaction that's not agenda-driven? MingIe?
Gündeminde olmayan bir etkileşimde bulun işte. Kaynaşmak mı?

It's a digital sculpture, so I wanted to add an interaction system. So what I did was.
Bu bir dijital heykel, bu yüzden bir etkileşim sistemi eklemek istedim.

An interaction of chemical compounds I have not seen before.
Daha önce görmediğim kimyasal bileşenlerin etkileşimi söz konusu.

We plugged the human gene map into Anza and created an interaction model using the Revivatin data.
İnsan gen haritasını Anzaya aktardık ve Revivatin verilerini kullanarak enteraktif bir model yarattık.

And there was an interaction between diplomacy and the power coming bottom-up.
Ve diplomasi ve alt tabakadan gelen güçler arasında bir iletişim oldu.

Unlike the RecFOR pathway, the RecOR pathway requires an interaction between RecO and the C-terminus of SSBP.
RecFOR yolağında farklı olarak, RecOR yolağında RecO ile SSBPnin C-ucu arasında etkileşim vardır.

Such an interaction prevents the formation of a gravitational singularity.
Bu tarz bir etkileşim yerçekimsel tekilliğin oluşmasını engeller.

The McGurk effect is a perceptual phenomenon that demonstrates an interaction between hearing and vision in speech perception.
McGurk etkisi, işitme ve görme duyuları arasındaki etkileşimin konuşma algısı üzerindeki etkisini gösteren algısal bir olgudur.

There is also an interaction between MSG and salt(sodium chloride) and other umami substances, such as nucleotides.
Buna ek olarak MSG ve tuz( sodyum klorür) ile nükleotidler gibi diğer umami maddeleri arasında bir etkileşim vardır.

Or, you know, a friendly exchange with a fellow patron… Whether it's a… an interaction with a top-quality sales executive such as yourself.
İster bu bir… etkileşim olsun ya da, bilirsin, bir arkadaşça değişim bir dost patron ile… kendin gibi en kaliteli satış yöneticisiyle.

Because an interaction results in fermions attracting and repelling each other, an older term for"interaction" is force.
Fermiyonlar bir etkileşim sonucu çekme ve birbirlerini iten için,'' etkileşim'' terimi, daha büyük bir güçtür.

Usually, the Lagrangian or the Hamiltonian of a system describing an interaction can be separated into a kinetic part and an interaction part.
Siatemi belirleyen işlevler olan Hamilton işlevi veya Lagrange işlevi, genellikle kinetik ve etkileşim kısımları olarak iki kısıma ayrılabilir.

In its simplest form, an interaction(or transaction) between a pass and a system is facilitated by a 2D Barcode or the modern QR code although it requires the customer to initiate the activity.
En basit şekliyle, bir Pass ve bir sistem arasındaki etkileşim( veya işlem) 2D Barkod ya da modern QR kodu tarafından kolaylaştırılmıştır.

What we need to do is a get a science team on this right away so that we can observe these animals and draw up an interaction protocol so people know how to behave around them.
Derhal bir bilim ekibi oluşturmamız gerekiyor, böylece bu hayvanları gözlemleyip etkileşim protokolü yaratabiliriz. Bu sayede de insanlar onlar etraftayken nasıl hareket edeceğini bilir.

There is also an interaction between tone and vowel length.
Ayrıca ses perdesi ile tel uzunluğu arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur.

We build our detectors to take pictures of the events which happen once every 25 nanoseconds. That's 40 million times a second we have an interaction that we want to take a picture of. And our detector is made out of several different cameras.
Bizim inşa edilen dedektörlerdeki olayların fotoğraf çekmek için saniyede 40 milyon kez etkileşim olduğunda bir resim çekmek istiyoruz bize dedektör yapilmis birkaç farklı kamera.

It exists only in an interaction between an individual and an audience.
Birey ve dinleyiciler arasındaki etkileşimle oluşur.

An interaction between equal quantities of positive mass matter(hence of positive energy formula_4) and negative mass matter(of negative energy formula_5) would release no energy, but because the only configuration of such particles that has zero momentum(both particles moving with the same velocity in the same direction) does not produce a collision, all such interactions would leave a surplus of momentum, which is classically forbidden.
Pozitif ve negatif kitle maddenin eşit miktarda arasında bir etkileşim hiçbir enerji yi serbest, ancak sıfır yapmaz ve amaç olan ivme( her ikisi parçacıkları aynı yönde aynı hızla hareket eden) bir çarpışma üretmek değil, tüm bu etkileşimleri vardır bu parçacıkların sadece konfigürasyon beri klasik yasak ivme, bir fazlalık bırakacaktı.

A third explanation invokes the concept of a nonzero-sum game, and was worked out in the book"Nonzero" by the journalist Robert Wright. Wright points out that in certain circumstances, cooperation or non-violence can benefit both parties in an interaction, such as gains in trade when two parties trade their surpluses and both come out ahead, or when two parties lay down their arms and split the so-called peace dividend that results in them not having to fight the whole time.
Bir üçüncü açıklama'' sıfır toplamlı olmayan oyun'' kavramına başvurur ve gazeteci Robert Wright tarafından Non-Zero kitabında çözüldü. Wright, belli koşullarda şiddetten kaçınmayı içeren işbirliğinden her iki tarafın da bir etkileşim içinde faydalanabileceğine işaret eder. Aynen iki tarafın artan miktarları takas ettiğinde her iki tarafın da karlı çıkması veya iki taraf silahlarını bıraktığında daimi olarak savaşmamakla sonuçlanan barış mükafatının bölüşülmesi gibi.

The skeletal support comes from an interaction between a pressurized fluid and a surrounding wall of tissue that's held in tension and reinforced with fibrous proteins.
İskeletsel destek basınçlandırılmış bir sıvıyla onu çevreleyen, gergin ve fibriller tarafından desteklenen bir duvar arasındaki etkileşimden geliyor.

An interaction between equal quantities of positive mass matter(hence of positive energy E mc2) and negative mass matter(of negative energy-E -mc2) would release no energy, but because the only configuration of such particles that has zero momentum(both particles moving with the same velocity in the same direction) does not produce a collision, all such interactions would leave a surplus of momentum, which is classically forbidden.
Eşit büyüklükteki positive kütle maddelerinin etkileşimi( bu yüzden pozitif enerji E m c 2{ \displaystyle E=mc^{ 2}}) ve negatif kütle maddeleri( negatif energy- E- m c 2{ \displaystyle -E=-mc^{ 2}}) enerji açığa çıkarmaz çünkü sıfır momentumu olan parcacığın şekli( tüm parçacılar aynı yöne aynı hızla hareket eder.) çarpışma gerçekleştirmez, tüm bu etkileşimler klasik olarak yasaklanan fazlalık bir momentum bırakır.

I can only register an interaction between thousands of big and small forces.
Sadece büyük ve küçük güçlerin etkileşimlerine şahit olabilirim.

And so when working as an interaction designer, or as an artist who deals with participation-- creating things that live on, in or around the human form-- it's really a powerful space to work within.
Bir etkileşim tasarımcı olarak çalışırken, veya katılıma değinen bir sanatçı olarak insan biçiminden beslenen şeyler yaratan gerçekten güçlü bir boşluk içinde çalışıyoruz.

It's possible the unsub witnessed an interaction between his two first victims and Flynn, killing them in a jealous rage.
Muhtemelen zanlı Flynn ile ilk iki kurban arasındaki ilişkiye şahit olduğu için onları kıskançlık öfkesiyle öldürdü.

So, if you're designing an interaction between two people-- such as, I don't know-- ordering food at a fast food joint or something, you need to be able to imagine how that experience might feel over a period of time.
Yani eğer iki insan arasında bir etkileşim tasarlıyorsanız mesela bir fast food zincirinde yemek siparişi vermek gibi hayal edebilmeniz gerekir o deneyimin zaman içinde nasıl hissedileceğini.