What is the translation of " CREATING SOMETHING " in Turkish?

• bir şey yaratmaktır
• bir şey oluşturmanın
• bir şey yaratılması
• birşeyler yaratmaktan
• bir şeyi beraber yarattığımızı

Examples of using Creating something in English and their translations into Turkish

And creating something.
Kil ile çalışırken birşeyler yaratmaktan.

What's stopping us from creating something.
Bir şey yaratmamıza engel olan ne?

Like, creating something straight away.
Hemen bir şeyler yaratır gibiydi.

Worthwhile on our own terms."and creating something.
Anlamlı bir şeyler yaratamamak oldu. Kendi koşullarımızla.

We're creating something that isn't what it seems.
Olduğu gibi görünmeyen şeyler yaratıyoruz.

Think of it, starting fresh, creating something new.
Düşünsene… Yeniden başladığımızı, yeni bir şey yarattığımızı.

The hubris of creating something as powerful as the machine.
Makine kadar güçlü bir şeyi yaratmanın verdiği kibiri biliyordu.

I get a great deal of pleasure in working the clay… in creating something.
Kil ile çalışırken birşeyler yaratmaktan… büyük zevk alıyorum.

Art is all about creating something new for the senses.
Sanat, duyulara hitap edecek yepyeni bir şey yaratmaktır.

It's gonna be used to victimize innocent people? Creating something.
Masumları mağdur duruma düşürecek bir şey yaratmak çok kötü hissettiriyor.

It's about mankind creating something it can't control.
Olay, insanlığın kontrolünün dışında bir şey yaratılması.

Creating something, knowing it's gonna be used to victimize innocent people?
Masumları mağdur duruma düşürecek bir şey yaratmak çok kötü hissettiriyor?

Have kids. Then you will be creating something together.
Çocuk yap. Böylece birlikte bir şeyler yaratmış olacaksınız.

You don't just stop for some mindless bookkeeping. No. When you're in the flow creating something.
Hayır. Bir şey oluşturmanın akışına kapılmışken… aptalca kayıtlar tutmakla uğraşmak için durmazsın.

Then you will be creating something together. Have kids.
Çocuk yap. Böylece birlikte bir şeyler yaratmış olacaksınız.

What she couldn't have, was one of her creations creating something else.
Tahammül edemediği tek şey, kendi yarattığının başka bir şey yaratmasıydı.

Peaceful… together. Creating something new, something beautiful.
Yeni, güzel ve huzurlu bir şeyi… beraber yarattığımızı.

That will cause a veritable sensation. And I am thinking of creating something for Count Verhamont.
Birşeyler yapmayı düşünüyorum. Kont Verhamont için gerçekten sansasyon yaratacak.

And I am thinking of creating something for Count Verhamont… that will cause a veritable sensation.
Yaratacak birşeyler yapmayı düşünüyorum. Kont Verhamont için gerçekten sansasyon.

Like a bank vault or a jail.- By creating something secure.
Güvenlikli bir şey yaratarak, mesela… bir banka kasası veya hapishane.

The biggest thrill is creating something that has the power to really connect with people.
En heyecan verici olan, diğer insanlarla gerçekten bağ kurabilecek güce sahip bir şey yaratmaktır.

That will cause a veritable sensation. And I am thinking of creating something for Count Verhamont.
Birseyler yapmayi düsünüyorum. Kont Verhamont için gerçekten sansasyon yaratacak.

When you're in the flow creating something, you don't just stop for some mindless bookkeeping.
Bir şey oluşturmanın akışına kapılmışken aptalca kayıtlar tutmakla uğraşmak için durmazsın.

That will cause a veritable sensation. And I am thinking of creating something for Count Verhamont.
Bir şeyler yapmayı düşünüyorum. Kont Verhamont için gerçekten sansasyon yaratacak.

When you're in the flow creating something, you don't just stop for some mindless bookkeeping. No.
Hayır. Bir şey oluşturmanın akışına kapılmışken… aptalca kayıtlar tutmakla uğraşmak için durmazsın.

It's based on taking off and creating something for yourself.
Yola çıkıp kendiniz için bir şey yaratmaya dayanmaktadır.

Something beautiful… Creating something new, peaceful… together.
Yeni, güzel ve huzurlu bir şeyi… beraber yarattığımızı.

Something beautiful… together. Creating something new, peaceful.
Yeni, güzel ve huzurlu bir şeyi… beraber yarattığımızı.

The appeal was to be part of creating something that was special.
İşin cazibesi özel bir şey yaratmanın bir parçası olmaktı.

This is the exact moment that I started creating something called Tinkering School.
Bu tamı tamına Tamircilik Okulu denen şeyi yaratmaya başladığım an.