What is the translation of " DEFINED " in Turkish?

• tanımlanmış
• tanımlayan
• belirledi
• olarak tanımlıyor
• tanımlanan
• tanımlı
• tanımlanır

Examples of using Defined in English and their translations into Turkish

When there is no rule defined.
Hiçbir kural tanımlanmadığında.

T's and I could have defined some transformation.
Dönüşüm hakkında tanımlar da yapabiliriz.

Internal error: no handler defined.
İç hata: Hiç işleyici tanımlanmamış.

Schopenhauer defined architecture as"frozen music.
Schopenhauer mimariyi'' donmuş müzik'' olarak tanımladı.

No query statement or schema defined.
Sorgu cümlesi ya da şeması tanımlanmadı.

Error: no IMAP account defined for this folder.
Hata: Bu dizin için IMAP hesabı tanımlanmadı.

Internal error: device not correctly defined.
İçsel Hata: Cihaz doğru tanımlanmamış.

Inertia", the word defined my life.
Durgunluk'', hayatımı tanımlayan kelime.

Barcodes defined by GS1 standards are very common.
EAN-13 barkodu GS1 standartlar organizasyonu tarafından tanımlanmıştır.

It's everything that defined these people.
Bunlar, bu insanları tanımlayan her şey.

Actually, defined start and end times for goals demand efficiency.
Aslında, amaçlara başlama ve bitiş zamanları belirlemek verimli oluyor.

You see, Penny, Alan Turing defined an algorithm.
Bak şimdi Penny, Alan Turingin algoritma tanımında.

We're not defined by our difficulties, but by how we respond to them.
Bizi tanımlayan, sıkıntılarımız değil, onlara verdiğimiz karşılıktır.

That the Vietnam experience defined me. But, I must say.
Ama Vietnam deneyimi beni tanımlayan şey oldu.

Thus, DNSSEC as defined in RFC 2535 could not scale up to the Internet.
Böylece, RFC 2535te tanımlandığı gibi DNSSEC tüm internete ölçeklendirilemedi.

A series of further revelations defined Islamic marriage.
İslam evliliğini tanımlayan bir dizi vahiy daha gelmiştir.

We're not defined by our difficulties.
Bizi tanımlayan, sıkıntılarımız değil, onlara verdiğimiz karşılıktır.

Doctor Grissom's alpha wave analysis defined the standard.
Doctor Grissomın alfa dalgası analizleri standardı belirledi.

That can be defined in a single sentence. I need to keep a simple, far-reaching image.
Tek cümleyle tanımlanabilecek, basit, kapsamlı bir imajım olmalı.

That one day, that single moment defined the rest of his life.
Tek bir gün, o bir an… hayatının geri kalanını belirledi.

My self became defined by otherness, which meant that, in that social world.
Benim benliğim, ötekilikle tanımlanır hale gelmişti; bu da şu anlama geliyordu.

That one day, that… that single moment defined the rest of his life.
Tek bir gün, o bir an hayatının geri kalanını belirledi.

The mismanagement or abuse clause in the transfer agreement… isn't that well defined.
Transfer anlaşmasındaki kötü idare ve kötü muamele… iyi tanımlanmamış.

It is a four-dimensional vector, defined in the point p{\displaystyle p.
Bu bir dört boyutlu vektördür, noktayla tanımlanır.

According to the KCB, the committee has already held its first meeting and defined its objectives.
KCBye göre, komite ilk toplantısını yaptı ve amaçlarını belirledi bile.

And a memory cannot be defined, but it defines mankind.
Hafızanın ne olduğu tanımlanamaz, ama hafıza insanlığın ne olduğunu tanımlar.

Ortega y Gasset defined genius as the ability to invent one's occupation.
Ortega y Gasset dahiliğin tanımını bir insanın işini icat etmesi olarak tanımlamış.

But the Western view was, above all, defined in ancient Greece.
Batılı bakış açısı ise her şeyden çok Antik Yunanda tanımlanmıştı.

Are you a minority group as defined by Ivy league admissions?
Ivy ligi üniversitelerine kabul edilirken azınlık olarak mı tanımlanıyorsunuz?

In the latter case, it is only defined for non-negative integer arguments.
İkinci durumda, yalnızca negatif olmayan tam sayı argümanlar için tanımlanır.