What is the translation of " DETECTABLE " in Turkish?

• tespit edilebilir
• algılanabilir
• saptanabilir
• saptanabilen

Examples of using Detectable in English and their translations into Turkish

Detectable movement!
Belirgin hareket!

No, too easily detectable.
Hayır, kolayca saptanabilirler.

No detectable prints on the knife.
Bıçakta belirgin bir parmak izi yok.

You have no detectable soul.
Senin algılanabilir bir ruhun yok.

And there''s government safeguards. It''s too detectable.
Fazla görünürde ve orada yönetim korumaları vardır.

There were no detectable human life signs.
Saptanabilir insan yaşamı belirtileri yoktu.

And there''s government safeguards. It''s too detectable.
Ve orada yönetim korumaları vardır. Fazla görünürde.

The only detectable bioelectrical residuals are your own.
Tespit edilebilen tek biyoelektrik kalıntılar sizinki.

Potassium chloride, hardly detectable after death.
Potasyom Klorid, ölüm sonrasında çok zor belirlenir.

There were no detectable scent molecules anywhere on the sample?
Numunenin hiçbir yerinde araştırılabilir bir koku molekülü yok muydu yani?

He, or whatever he is, has no detectable heartbeat.
Onun, o herneyse, tespit edilebilir bir kalp atışı yok.

But I have been to a doctor since then, and it has cleared up significantly, hardly detectable.
Ama ondan sonra doktora gittim ve ciddi oranda azaldı. Fark edilmiyor bile.

A newer type would be less detectable and be harder to trace.
Daha yeni bir tip daha az farkedilebilir ve izlenmesi zor olurdu.

Here, the product of one reaction is used as the substrate of another, easily detectable reaction.
Burada, bir reaksiyonun ürünü, kolayca izlenebilen başka bir reaksiyonun substratıdır.

It's not giving off any detectable radiation other than visible light.
Görünür ışıktan başka herhangi bir tespit edilebilir radyasyon yaymıyor.

These differences, expressed using inequality relations known as"Bell's inequalities", are in principle experimentally detectable.
Bu farklılıklar, eşitsizlik ilişkilerini kullanan'' Bell eşitsizlikleri'' olarak bilinen deneysel saptanabilen prensiplerdir.

The antibodies are usually detectable 14 days after the onset of the infection.
Antikorlar genellikle enfeksiyonun başlamasından 14 gün sonra saptanabilir.

They deduced that a small companion planet must be orbiting the pulsar and causing a detectable gravitational pull.
Küçük bir gezegen gezegeninin pulsayı yörüngede döndürmesi ve algılanabilir yerçekimi çekmesine neden olması gerektiği sonucuna varmışlardır.

That might release detectable signals into space, the fraction of those that could develop technologies.
Bu tür bir uygarlık tarafından uzayda yayınlanan tespit edilebilir sinyalin süresi.

More massive planets produce larger and therefore more detectable effects on their star's motion.
Daha büyük kütleli gezegenler, kendi yıldızının hareketi üzerinde daha büyük ve daha fazla tespit edilebilir bir etkiye sahip.

Some include a metal strip detectable by machines used in food manufacturing to ensure that food is free from foreign objects.
Bazıları yiyeceklerin yabancı cisimlerden arındırılmasını sağlamak için gıda imalatında kullanılan makineler tarafından saptanabilen bir metal şeridi içerir.

Now the other thing I want to make clear is we're talking about the number of detectable civilizations in the galaxy right now.
Başka bir altını çizmek istediğim nokta ise… galakside'' şu anda'' tespit edilebilir… uygarlıkların sayısı üzerine konuşuyor olduğumuz.

There are maybe 100 billion galaxies detectable by our telescopes, so if each star was the size of a single grain of sand, just the Milky Way has enough stars to fill a 30 foot by 30 foot stretch of beach three feet deep with sand.
Bunun daha ötesi de var. Bizim teleskoplarımız tarafından algılanabilen belki 100 milyar gökada var, yani eğer her yıldız tek bir kum tanesi büyüklüğünde olsaydı, sadece Samanyolundaki yıldızlar 83 metrekare büyüklüğündeki bir kumsalı 91.4 cm derinliğinde doldurmak için yeterli olurdu.

In the last video for this L I said it's the civilization's lifespan, but what's actually relevant is the lifespan of the civilization while it is detectable. So detectable.
Geçtiğimiz videoda bu'' L'' için… uygarlık yaşam süresi ifadesini kullandım, ancak… bu denklemde esas gerekli olan, bu uygarlığın… tespit edilebilirkenki süresi.

It has an anomalously low metallicity and few detectable giant stars, being apparently composed almost entirely of dwarf stars.
Anormal derecede düşük metallik ve birkaç tespit edilebilen dev yıldızların dışında neredeyse tamamen cüce yıldızlardan oluşmaktadır.

I realised that there were seven factors- if you knew these factors, and multiplied them together it would give you a prediction of the number of detectable civilisations in our galaxy.
Yedi tane etken olduğunu fark ettim. Bu etkenleri bilir ve bir araya getirirsen galaksimizdeki keşfedilebilecek medeniyetlerin tahmini sayısını verir.

Or why are we even tempted to go through this thought experiment of the number of detectable civilizations in the galaxy, when we dont have a clue of some of these assumptions.
Ya da bu tip tahminlere dair elimizde… doğru dürüst bir ipucu dahi yokken… neden galaksideki tespit edilebilir uygarlıkların… sayısını bulmaya yönelik bu sanal… deneyi yapmakla uğraşıyoruz.

In July 1999, at the end of its mission, the Lunar Prospector probe was deliberately crashed into Shoemaker crater, near the Moon's south pole, in the hope that detectable quantities of water would be liberated.
Yılının Temmuz ayında misyonun sonunda Lunar Prospector sondası tespit edilebilir miktarda suyu serbest bırakmak ümidiyle kasten Ayın güney kutbuna yakın bulunan Shoemaker kraterine çarptı.

Gravitational waves can be emitted by many systems, but, to produce detectable signals, the source must consist of extremely massive objects moving at a significant fraction of the speed of light.
Kütle çekimsel dalgalar birçok sistem tarafından yayılır, lakin algılanabilir sinyal yaratması için kaynak son derece büyük kütleye sahip olmalı ve neredeyse ışık hızında hareket etmeli.

According to a 2008 report from the U.S. Department of Agriculture,″detectable″ traces of organophosphate were found in a representative sample of produce tested by the agency, 28% of frozen blueberries, 20% of celery, 27% of green beans, 17% of peaches, 8% of broccoli, and 25% of strawberries.
ABD Tarım Bakanlığının 2008 tarihli bir raporuna göre, bakanlık tarafından test edilen ürünlerin temsili numunesinde donmuş yaban mersini numelerinde% 28, kereviz numelerinde% 20, yeşil fasulye numelerinde% 27, şeftali numelerinde% 17, brokoli numelerinde% 8 ve çilek numelerinde% 25 oranında″ saptanabilir″ organofosfat izleri bulundu.