What is the translation of " LIVE IN THE SAME HOUSE " in Turkish?

• aynı evde yaşıyorum
• aynı evde yaşarım
• aynı evde yaşamak

Examples of using Live in the same house in English and their translations into Turkish

I live in the same house.
Bende aynı evde yaşıyorum.

I suppose those two live in the same house.
Sanırım bu ikisi, aynı evde yaşıyor.

We live in the same house, but you two are unfair.
Biz aynı evde, yaşamak ama iki haksız.

Two families live in the same house.
İki aile aynı evde yaşamaktadır.

But you will always be my daughter, BIanca. We may not live in the same house.
Aynı evde yaşamıyor olabiliriz ama sen daima kızım olacaksın, Blanca.

You guys live in the same house.
Siz aynı evde yaşıyorsunuz.

We have just become strangers who live in the same house.
Sadece aynı evde yaşayan yabancılar olduk.

My friends live in the same house as me.
Arkadaşlarım benimle aynı evde yaşarlar.

I was wondering, why don't you and Phil live in the same house?
Merak ettim de, neden Phille aynı evde yaşamıyorsunuz?

I could live in the same house and never be tempted.
Ben aynı evde yaşarım ve hiç ayartılmam.

So then… Do you all live in the same house?
Peki hepiniz aynı evde mi kalıyorsunuz?

For 2 people who live in the same house and have the same job, it seems ridiculous that we, like, never see each other.
Aynı evde yaşayan ve aynı işte çalışan iki insanın, birbirini hiç görmemesi gülünç geliyor.

We can be friends and live in the same house.
Arkadaş olup aynı evde yaşayabiliriz.

Work? Hell, I could live in the same house with her and never be tempted?
Ben aynı evde yaşarım ve hiç ayartılmam. Çalışmak mı?

We are in the same city now, live in the same house.
Şimdi aynı şehirdeyiz, aynı evde yaşamak.

Carl. They all live in the same house and I grew up… a few blocks down.
Carl, onlar aynı evde yaşıyordu ve ben de birkaç blok ötedeydim.

You're just two people who live in the same house.
Siz sadece aynı evde yaşayan iki kişisiniz.

If they had to live in the same house with her every single day.
Onunla her Allahın günü aynı evde yaşamak zorunda kalsalar ona böyle hayran olmazlardı.

That's my… I don't know what to call it, but I live in the same house as him.
Ne diyeceğimi bilmiyorum ama onunla aynı evde yaşıyorum. O benim.

Aimee and I live in the same house.
Aimee ve ben aynı evde yaşıyoruz.

We already basically live in the same house.
Zaten aslına bakarsan aynı evde yaşıyoruz.

Tom and Mary live in the same house.
Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.

I drive the same car, live in the same house.
Aynı arabaya sahip olmak, aynı evde yaşamak.

And you all live in the same house?
Hepiniz aynı evde mi yaşıyorsunuz?

I drive the same car, live in the same house.
Aynı arabayı kullanıyorum, aynı evde yaşıyorum.

You and Golf live in the same house.
Sen ve Golf aynı evde yaşıyorsunuz.

I drive the same car, live in the same house.
Aynı arabayı kullanıyorum, aynı evde oturuyorum.

Ride the same car, live in the same house.
Aynı arabayı kullanıyorum, aynı evde oturuyorum.

I drive the same car, live in the same house.
Halen aynı arabayı sürüyorum, aynı evde yaşıyorum.

Because from what I understand, when woman live in the same house, apparently, God has a sense of humor.
Çünkü, öyle düşünüyorum ki kadınlar aynı evde yaşadığı zaman Tanrının espri anlayışı ortaya çıkıyor.