Examples of using We cannot afford in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
We cannot afford.
Hepimiz atlayacağız. Bunu başaramayız.We cannot afford this place.
Bu yeri karşılayamayız.School is a waste of time. And we cannot afford it.
Okul zaman kaybı ve bunu karşılayamayız.We cannot afford that bench.
Bu bankı karşılayamayız.
People also translate
He's right. It's a system we cannot afford to lose.
Sire, we cannot afford it.
Efendim, bunu karşılayamayız.He's right. It's a system we cannot afford to lose.
Haklısınız. O sistemi kaybetmeyi göze alamayız.We cannot afford to fall behind.
Geriye düşmeyi karşılayamayız.He's right. It's a system we cannot afford to lose.
Bu kaybetmeyi göze alamayacağımız bir sistem. Haklı.We cannot afford a new camera!
Yeni bir kameraya gücümüz yetmez!He's right. It's a system we cannot afford to lose.
Haklısınız. Kaybetmeyi göze alamayacağımız bir sistem.But… we cannot afford a nurse.
Fakat, bir hemşireye gücümüz yetmez.However today, Japan is a crucial economic partner we cannot afford to lose!
Fakat şimdi, kaybetmeyi göze alamayacağımız önemli bir ekonomik ortak!We cannot afford appearance of a war.
It's a system we cannot afford to lose. He's right.
O sistemi kaybetmeyi göze alamayız. Haklısınız.We cannot afford to upset our allies.
Müttefikleri bozmaya gücümüz yetmez.It's a system we cannot afford to lose. He's right.
Haklısınız. O sistemi kaybetmeyi göze alamayız.We cannot afford to send you to Mars.
Seni Marsa göndermeye paramız yetmez.It's a system we cannot afford to lose. He's right.
Bu kaybetmeyi göze alamayacağımız bir sistem. Haklı.We cannot afford… We all jump.
Bunu başaramayız… Hepimiz atlayacağız.It's a system we cannot afford to lose. He's right.
Haklısınız. Kaybetmeyi göze alamayacağımız bir sistem.We cannot afford to be caught between two armies.
İki ordu arasında sıkışmaya gücümüz yetmez.Economic partner we cannot afford to lose! However today, Japan is a crucial.
Fakat şimdi, kaybetmeyi göze alamayacağımız… önemli bir ekonomik ortak.We cannot afford to pay so much for admission.
Kabul görmek için bu kadar bedel ödemeye gücümüz yetmez.We cannot afford to lose any more ships, my friends.
Daha fazla gemi kaybetmeyi göze alamayız dostlarım.We cannot afford any longer delay. More nonsense!
Yine bir saçmalık! Daha fazla gecikmeyi göze alamayız.We cannot afford to follow you again, good friend.
Yine senin peşine düşmeyi göze alamayız güzel arkadaşım.We cannot afford to lose friends like Jacov and Peretz.
Arkadaşlarımız kaybetmeye göze alamayız, Jakov ve Peretz gibi.No. We cannot afford to do anything that might alert Michael to our plan.
Herhangi bir şey yapmayı göze alamayız. Michaelı planımız konusunda alarma geçirebilecek Hayır.
