POLARIZING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• kutuplaştırıcı
• polarize
• polarizasyon

Polarizing Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Surprises are very polarizing.
Sürprizler çok kutuplaştırıcı.

And polarizing figures of our time. She is one of the most provocative.
O zamanımızın en kışkırtıcı ve kutuplaştırıcı figürlerinden biri.

But I forgot just how polarizing that OJ case was.
OJ davasının halkı ne kadar kutuplaştırdığını unutmuşum ama.

What we have done, what we do, what we can do, it's polarizing.
Biz ne yaptık, ne yapmak Ne yapabiliriz, bu kutuplaşma oluyor.

Gun control is one of the most polarizing issues in the nation.
Silah kontrolü, en kutuplaştırıcı meselelerden biri.

Recent polarizing Syrian peace deal. This leading up to and during the president's.
Barış anlaşması sırasında ve öncesinde. Başkanın Suriyedeki yeni kutuplaştırıcı.

It's a blue crystal and the world's first polarizing filter.
Mavi bir kristal. Dünyanın ilk polarize edici filtresi.

The cross polars in my polarizing light microscope won't center.
Polarize ışık mikroskobumdaki çapraz kutuplar ortalanmıyor.

She is one of the most provocative of our time. and polarizing figures.
O zamanımızın en kışkırtıcı ve kutuplaştırıcı figürlerinden biri.

Gun control is one of the most polarizing issues in the nation. Timing, perception.
Silah kontrolü, en kutuplaştırıcı meselelerden biri. Zamanlaması, algılanışı.

Pockels cells can be used for quantum key distribution by polarizing photons.
Pockels hücreler, polorize edilmiş fotonlar kullanılarak kuantum anahtar dağıtımı için de kullanılabilir.

Gun control is one of the most polarizing issues in the nation. Timing, perception.
Zamanlaması, algılanışı… Silah kontrolü, en kutuplaştırıcı meselelerden biri.

Polarizing filters use these effects to optimize the results of photographing scenes in which reflection or scattering by the sky is involved.
Polarize filtreler gökyüzü ile yansıma veya saçılma dahil olduğu sahneleri fotoğrafını sonuçlarını optimize etmek için bu efektler kullanılmaktadır.

She is one of the most provocative and polarizing figures of our time.
Çağımızın en kışkırtıcı ve kutuplaştırıcı şahıslarından biri.

A little less polarizing, huh? So, please, let us get you into something.
Daha az kutuplaştıran bir şeye sokalım ne dersin? Bu yüzden, lütfen bize izin ver de sizi.

This leading up to and during the president's recent polarizing Syrian peace deal.
Barış anlaşması sırasında ve öncesinde. Başkanın Suriyedeki yeni kutuplaştırıcı.

In this case, the polarizing filter camera attachment can be rotated to be at the correct angle see figure.
Bu durumda, polarize filtre kamera eklentisi doğru açıya döndürülebilir figüre bakın.

Polarizers are used in many optical techniques and instruments, and polarizing filters find applications in photography and LCD technology.
Polarizörler birçok optik teknikle ve aletle, polarize filtreler ise fotoğrafçılık uygulamalarında ve sıvı kristal ekran teknolojisinde kullanılmaktadır.

The concept of a polarizing angle can be extended to the concept of a Brewster wavenumber to cover planar interfaces between two linear bianisotropic materials.
Polarizasyon açısı kavramı iki lineer bianizotropik yüzeyler arasındaki düzlemsel arayüzleri ele almak amacıyla Brewster dalga numarası kavramına genişletilebilir.

You could analyze your findings using… not only under stereo, compound and polarizing microscopes, but also using an energy dispersive X-ray.
İnceleme için bulduklarınızı kullanabilirsiniz sadece klişe, bileşik ve kutuplaşmış mikroskoplar kullarak değil ama ayrıca enerji dağılımlı röntgeni de kullanabiirsiniz.

A polarizing and controversial politician, his views and comments, which have been described as far-right and populist in nature, have drawn both praise and criticism in Brazil.
Kutuplaştırıcı ve tartışmalı bir isim olarak aşırı sağ ve muhafazakâr olarak nitelendirilen görüş ve yorumları, Brezilyada hem övgü hem de eleştirilere neden olmaktadır.

Dust grains are not spherical and tend to align to interstellar magnetic fields, preferentially polarizing starlight that passes through dust clouds.
Toz parçacıkları küre şeklinde değillerdir ve yıldızlararası manyetik alan düzleminde sıralanmak isterler, toz bulutlarından geçen yıldız ışığını polarize etmeyi tercih ederler.

Polarizing sunglasses use a polarizing material such as Polaroid sheets to block horizontally-polarized light, preferentially blocking reflections from horizontal surfaces.
Polarize güneş gözlükleri yatay-polarize ışığı, tercihen yatay yüzeylerden gelen yansımaları engellemek için polaroid film gibi polarize materyaller kullanırlar.

This involves separate images intended for each eye either projected from two different projectors with orthogonally oriented polarizing filters or, more typically, from a single projector with time multiplexed polarization a fast alternating polarization device for successive frames.
Bu, zaman çoklamalı polarize( birbirini takip eden çerçeveler için hızlı bir alternatif polarizasyon cihazı) tek bir projektörden da daha tipik olarak ortogonal yönlendirilmiş polarize filtre ya da iki farklı projektörler yansıtılan her bir göz için amaçlanan ayrı görüntüler içerir.

They are used as polarizing filters in photography to reduce oblique reflections from non-metallic surfaces, and are the lenses of the 3D glasses worn for viewing some stereoscopic movies(notably, the RealD 3D variety), where the polarization of light is used to differentiate which image should be seen by the left and right eye.
Fotoğrafçılıkta polarize filtreler olarak metallik olmayan yüzeylerden yansımayı azaltmak için kullanılır, ve sağ ve sol göze gelen görüntüyü değiştirmek için farklı polarizasyon açıları kullanan stereoskopik filmleri izlerken takılan 3D gözlüklerin lensleridir.

The President[Recep Tayyip Erdoğan] graduating from economics branch has again been a matter of debate recently yet there is a field we know he has the skills on a“honorary PhD”- basis: touching the nerves of groups he has laid eyes on and polarizing those with different attachments through arguments he has developed which are not that original. But you have to give him the credit; he knows very well, which tones he will receive hitting which wires.
Cumhurbaşkanının iktisat dalından mezuniyeti bu aralar yine tartışma konusu ancak'' fahri doktora'' düzeyinde beceri sahibi olduğunu bildiğimiz bir alan var: Geliştirdiği pek de orijinal olmayan argümanlarla, gözüne kestirdiği grupların sinir uçlarına dokunmak ve farklı aidiyetlere sahip olanları kutuplaştırmak. Hakkını teslim etmeli, hangi tele bastığında nasıl bir ses alacağını çok iyi biliyor.

He attempted to relate the polarizing angle to the refractive index of the material, but was frustrated by the inconsistent quality of glasses available at that time.
Kendisi, polarizasyon açısı ile materyalin kırıcılık indisi arasında bir bağıntı geliştirmeye çalışmıştır, ancak o zamanlar bulunan camların değişken niteliklerinden dolayı ümitleri suya düşmüştür.

The most common type of AMLCD contains, besides the polarizing sheets and cells of liquid crystal, a matrix of thin-film transistors to make a thin-film-transistor liquid-crystal display.
En yaygın AMLCD tipi, polarize tabakalar ve sıvı kristal hücrelerin yanı sıra, TFT LCD( ince film transistörlü sıvı kristal ekran) oluşturmak için bir ince film transistör matrisini içerir.

Brewster's angle is often referred to as the"polarizing angle", because light that reflects from a surface at this angle is entirely polarized perpendicular to the plane of incidence"s-polarized.
Brewster açısı çoğunlukla'' polarizasyon açısı'' olarak anılır; çünkü, bir yüzeyden bu açıda yansıyan bir ışık tamamen geliş düzlemine('' s-polarize'') tamamen dik şekilde polarize olur.

The BX41 polarizes light with a filtering mechanism, so the BX41 it is.
BX41, filtreleme mekanizması ile polarize ışık sağlar.