SOLVED THE PROBLEM ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sorunu çözdü
• problemini çözdü
• sorunu hallettin

Solved the problem Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

I solved the problem.
Ben sorunu çözdüm.

At last, she solved the problem.
Sonunda, o, sorunu halletti.

Solved the problem. Hooray!
Yaşasın! Sorun çözüldü.

And that solved the problem.
Ve problem çözüldü.

And they were ready, and they were perfect, and that solved the problem.
Mükemmel bir şekilde hazırdılar ve sorunumuz çözüldü.

Tom solved the problem.
Tom sorunu çözdü.

I believe Miss Clairol solved the problem.
Bayan Clairol sorunu çözmüş.

And Jack solved the problem with us.
Jack bu sorunu çözdü.

So I think we now just solved the problem.
Sanıyorum ki şuanda problemi çözdük.

We solved the problem by mutual concessions.
Biz karşılıklı ödünlerle sorunu çözdük.

So, what, you solved the problem?
Ne yani, siz sorunu çözdünüz mü?

He solved the problem of humanity, really.
Ve o gerçekten de insanlığın sorununu çözüyor.

Alright, we solved the problem.
Pekâlâ, sorunu çözdük o zaman.- Evet.

You saw Toof was breaking one of the rules, took control, solved the problem.
Toofun kurallardan birini çiğnediğini gördün… kontrolü ele aldın ve sorunu hallettin.

And that solved the problem.
Böylece sorun çözüldü.

By establishing a Germany without Austria, the political and administrative unification in 1871 at least temporarily solved the problem of dualism.
Avusturyasız bir Almanyanın kurulmasıyla, 1871 yılındaki siyasî ve idarî birleşme, en azından ikilik sorunu çözdü.

Hooray! Solved the problem.
Yaşasın! Sorun çözüldü.

The Tecora crew, having greatly underestimated the amount of provisions required for their journey, solved the problem by throwing 50 people overboard.
Mürettebat, yolculuk için gerekli erzak miktarını çok az hesapladı ve elli kişiyi denize atarak sorunu çözdü.

Those idiots solved the problem for me.
Bu aptallar sorunu çözdü.

Anyway, that's not what solved the problem.
Her neyse, sorunun çözümü bu değildi.

One bullet solved the problem of Sharkey. Kalig!
Kalig! Tek bir kurşun Sharkey problemini çözdü.

He was the only boy who solved the problem.
O, problemi çözen tek çocuktu.

People here solved the problem… they all killed themselves.
Bu insanlar sorunu çözmüş. Topluca intihar etmişler.

But this model here solved the problem.
Ama buradaki model sorunu çözdü.

So Lancia solved the problem… by simply not turning up at all.
Lancia sorunu çözmüştü… basitçe hiç katılmayarak.

The robots actually solved the problem.
Robotlar problemi çözüyor.

Took control, solved the problem. You saw Toof was breaking one of the rules.
Toofun kurallardan birini çiğnediğini gördün… kontrolü ele aldın ve sorunu hallettin.

Then why haven't your superior brains solved the problem of synthesizing uranium?
Madem öyle, neden o üstün beyinleriniz, uranyum bulma problemini çözemiyor?

I wasn't the one who solved the problem… and neither was Lisa.
Ama ne?- Sorunu çözen ne bendim ne de Lisaydı.

The amount of provisions required for their journey, solved the problem by throwing 50 people overboard. The Tecora crew, having greatly underestimated.
Ve elli kişiyi denize atarak sorunu çözdü. gerekli erzak miktarını çok az hesapladı Mürettebat, yolculuk için.