What is the translation of " DIDN'T HAVE TO GO " in Turkish?

• gitmek zorunda değildi
• gitmek zorunda olmasaydı
• gitmene gerek yoktu
• çıkmak zorunda
• girmene hiç gerek yoktu

Examples of using Didn't have to go in English and their translations into Turkish

Tom didn't have to go.
Tom gitmek zorunda değildi.

Morgy's still angry I didn't have to go to City College.
Morgy, ben gece okuluna gitmek zorunda kalmadım diye hâlâ kızgın da.

Didn't have to go to college.
Üniversiteye gitmeye gerek yoktu.

I wish you didn't have to go tonight.
Keşke bu gece gitmek zorunda olmasaydın.

Tom didn't have to go to Boston last week.
Tom geçen hafta Bostona gitmek zorunda değildi.

Thank you, Kay. You didn't have to go through all this trouble.
Sağ ol Kay, bunca zahmete girmene hiç gerek yoktu.

Tom didn't have to go to Boston by himself.
Tom kendi başına Bostona gitmek zorunda değildi.

Bonnie, you really didn't have to go to all this trouble.
Bonnie, bu kadar zahmete girmene hiç gerek yoktu.

You didn't have to go through the.
Sen gitmek zorunda değildin.

Tom didn't have to go home.
Tom eve gitmek zorunda değildi.

You didn't have to go this far.
Bu kadarına hiç gerek yoktu.

Tom didn't have to go there.
Tom oraya gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go with us.
Tom bizimle gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go with me.
Tom benimle gitmek zorunda değildi.

Y-you didn't have to go that far!
Bu kadar ileri gitmene gerek yoktu!

Tom didn't have to go with Mary.
Tom Mary ile gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to school.
Tom okula gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go there himself.
Tom oraya kendisi gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to Boston.
Tom Bostona gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go there with Mary.
Tom, Mary ile oraya gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to the doctor.
Tom doktora gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to work today.
Tom bugün işe gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to the hospital.
Tom hastaneye gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to the meeting.
Tom toplantıya gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to school today.
Tom bugün okula gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go back to Boston.
Tom Bostona geri gitmek zorunda değildi.

Tom didn't have to go to Mary's party.
Tom, Marynin partisine gitmek zorunda değildi.

I wish I didn't have to go home tonight.- Sure.
Keşke bu akşam eve gitmek zorunda olmasaydım. Elbette.

Tom didn't have to go there if he didn't want to..
Tom, istemediyse oraya gitmek zorunda değildi.

But you didn't have to go undercover back at the pool hall.
Ama senin bilardo salonunda gizli göreve gitmene gerek yoktu.