What is the translation of " EXPLAINING EVERYTHING " in Turkish?

• her şeyi açıklayan
• her şeyi açıklamak

Examples of using Explaining everything in English and their translations into Turkish

I left a letter explaining everything.
Her şeyi açıklayan bir mektup bıraktım.

Sergeant Roberts got a letter in Iraq last week from his wife- explaining everything.
Çavuş Roberts, karısından her şeyi açıklayan bir mektup aldı.

Uh-- he left a letter explaining everything. Oh, no.
Hayır. Her şeyi açıklayan bir mektup bırakmış.

I was going over the Bolivia files with Russell, you know, explaining everything.
Ben Russell ile Bolivya dosyaları üzerinde gidiyordum, biliyorsun, her şeyi açıklayan.

The order explaining everything will be in your hand shortly.
Her şeyi açıklayan emir yakında elinize geçecek.

He gave me a letter explaining everything.
Her şeyi açıklayan bir mektup verdi.

Sergeant Roberts got explaining everything. Blackmail. a letter in Iraq last week from his wife.
Çavuş Roberts, karısından her şeyi açıklayan… bir mektup aldı. Şantaj.

I have sent them a letter explaining everything.
Onlara her şeyi açıklayan bir mektup yolladım.

You will write a detailed letter to me explaining everything that happened leading up to you saying you saw me by the lake.
Beni gölde gördüğünü söylemene kadar… gerçekte vuku bulan her şeyi anlattığın detaylı bir mektup göndereceksin bana.

Any real doctor would never perform a procedure without explaining everything first.
An2} Gerçek doktorlar öncesinde her şeyi açıklamadan.

Then We gave Moses the Scripture, perfect for the righteous, and explaining everything clearly, and a beacon, and mercy, that they may believe in the encounter with their Lord.
Sonra iyilik edenlere( nimetimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak ve doğru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musaya Kitabı verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına inansınlar.

Leading up to you saying you saw me by the lake. You will write a detailed letter to me explaining everything that happened.
Beni gölde gördüğünü söylemene kadar… gerçekte vuku bulan her şeyi anlattığın detaylı bir mektup göndereceksin bana.

Then We gave Moses the Book, completing[Our favour] to the righteous, explaining everything clearly, as guidance and mercy, so that they might believe in meeting their Lord.
Sonra iyilik edenlere( nimetimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak ve doğru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musaya Kitabı verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına inansınlar.

Aye, I will write her a letter explaining everything.
Evet, ona her şeyi açıklayan bir mektup yazarım.

Then We gave Moses the Scripture, perfect for the righteous, and explaining everything clearly, and a beacon, and mercy, that they may believe in the encounter with their Lord.
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musaya da Kitabı( Tevratı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.

Oh, no. He, uh-- he left a letter explaining everything.
Hayır. Her şeyi açıklayan bir mektup bırakmış.

You got my letter explaining everything?
Her şeyi açıklayan mektubumu aldın mı?

Dad, I left a letter in my room explaining everything.
Baba, odama her şeyi açıklayan bir mektup bıraktım.

He left a letter explaining everything.
Her şeyi açıklayan bir mektup bırakmış.

Aye, I will write her a letter explaining everything.
Evet. Evet, ona her şeyi açıklayan bir mektup yazacağım.

I left her a card explaining everything.
Ona her şeyi açıklayan bir kart bıraktım.

If you refuse, we will write a letter explaining everything and send it to your master.
Reddedersen her şeyi açıklayan bir mektup yazıp efendine yollarız.

Now, if you need more information, of course we have prepared supplementary texts explaining everything we have done to modify this ship over the last three hundred years.
Şimdi, daha fazla bilgiye ihiyacınız varsa tabi herşeyi açıklayan ek dokumanları hazırladık üçyüz yıldır bu geminin bütün modifikasyonlarını yaptık.

Then We gave Moses the Book, completing[Our favour] to the righteous, explaining everything clearly, as guidance and mercy, so that they might believe in meeting their Lord.
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musaya da Kitabı( Tevratı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.

I didn't want to have to explain everything to someone new.
Yeni birine her şeyi açıklamak zorunda olmayı istemedim.

So we have got a letter which explains everything.
Demek ki elimizde her şeyi açıklayan bir mektup var.

Why do i have to explain everything to everyone?
Niye herkese her şeyi açıklamak zorundayım ki?

No, you have to explain everything!
Hayır, her şeyi açıklamak zorundasın!

One single unifying equation that explains everything in the universe.
Evrendeki her şeyi açıklayan tek bir birleşik denkleme.