What is the translation of " PROBLEMATIC " in Turkish?

• sorunlu
• problemli
• sorun
• sıkıntılı
• problem

Examples of using Problematic in English and their translations into Turkish

That's problematic.
Bu sorun işte.

Much purer than love… and less problematic.
Ve sorunsuz. Aşktan çok daha saf.

The most problematic of his Haki.
En problemli olan HAKI.

And potentially problematic!
Ve potansiyel bir sorunsal!

The most problematic is that HAKI.
En problemli olan HAKI.

Why was her book so problematic?
Kitabı neden sorunluydu?

Trouble, problematic Meg. Meg.
Meg, sıkıntılı, problem Meg.

I see how that's problematic.
Bunun problemli olduğunu görüyorum.

It got a bit problematic with Julia, our daughter.
O yüzden kızımız Juliayla ilişkimiz biraz sıkıntılı.

I'm telling you, it's problematic.
Benden söylemesi, sorun olacak.

But the system is problematic. There might be a good king here and there.
Ama asıl sorun sistem. Orada veya burada iyi bir kral olabilir.

Oh, I see how that's problematic.
Oh, bunun problemli olduğunu görüyorum.

But the system is problematic. There might be a good king here and there.
Orada veya burada iyi bir kral olabilir… ama asıl sorun sistem.

If it deviates even a little, it will be problematic.
Ufacık bir değişiklik bile sorun olur.

And less problematic.
Ve sorunsuz.

When a tumor like that gets large enough to be problematic.
Öyle bir tümör problem olacak kadar büyüdüğünde.

Meg. Trouble, problematic Meg.
Meg, sıkıntılı, problem Meg.

About the Ruspanti thing, that's become a bit problematic.
Ruspanti olayıyla ilgili olay biraz problemli oldu.

Its right above us. Thats problematic for us right now.
Şu an için bunu yapmak problemli. Tam üzerimizdeler.

Guys… The service is alright, but the comfort is a little problematic.
Beyler, servis iyi ama konfor biraz problemli.

Your DNA is more problematic. Ben.
Ben, senin DNAn ise daha problemli.

There might be a good king here and there but the system is problematic.
Ama asıl sorun sistem. Orada veya burada iyi bir kral olabilir.

I love you. You see, the problematic thing is.
Seni seviyorum. Sorun şu ki.

There might be a good king here and there but the system is problematic.
Orada veya burada iyi bir kral olabilir… ama asıl sorun sistem.

That's hugely problematic. However, it is the misinformation about the disease.
Ancak burada asıl büyük sorun bu hastalığa dair yanlış bilgilerdir.

So we were all discussing, it was quite a logistical and quite problematic thing.
Yani hepimiz iğrençtik, bu oldukça lojistik ve oldukça problemli birşey.

Indecisiveness is associated with a range of problematic psychological outcomes, including anxiety and depression.
Kararsızlık gerginlik ve depresyon dahil, bir dizi psikolojik sorunla ilişkilidir.

I remember really bringing up the script issues and saying, This is really, really problematic.
Gerçekten senaryoyu gündeme getirdiğini ve'' bu gerçekten sorunludur.

Mr. President, the ICC's investigation has made Abuddin's membership problematic.
Sayın başkan. Uluslararası Ceza Mahkemesi soruşturması Abuddinin üyeliğinde sorun yarattı.

He tried to take over the dining room until I convinced him that the first floor was problematic.
İlk katın problemli olduğuna inandırana kadar yemek odasını gözüne kestirmişti.