What is the translation of " WON'T KEEP " in Turkish?

• tutmayayım
• tutamaz
• sürekli
• sürmeyecek değil mi
• tutmaz
• tutmayacak
• tutmayacağım
• tutar
• devam edemem
• engel olmayayım

Examples of using Won't keep in English and their translations into Turkish

Then I won't keep you.
O halde sizi tutmayayım.

Since you have been too busy to pick up the phone, I won't keep you.
Telefonu açamayacak kadar meşgul olduğuna göre seni fazla tutmayayım.

Then I won't keep you.
O zaman seni tutmayayım.

Perhaps being responsible for the slaughter of innocents won't keep you awake at night.
Galiba masumların katledilmesinden sorumlu olmanız geceleri ayakta tutmayacak sizi.

Well, I won't keep you.
Ben seni tutmayayım, İyi geceler.

I won't keep you. Goodnight.
Ben seni tutmayayım, İyi geceler.

Alright, I won't keep you.
Pekâlâ, sana engel olmayayım.

It won't keep me alive very long.
Bu beni uzun süre hayatta tutmaz.

All right, I won't keep you.
Pekâlâ, sana engel olmayayım.

I won't keep you. Goodbye, Perkins.
Seni tutmayayım. Elveda Perkins.

Yes. Then I won't keep you.
O zaman sizi tutmayayım.- Evet.

This won't keep till confession? I need to talk?
Konuşmamız lazım. Bu itiraflara kadar sürmeyecek değil mi?

Goodbye, perkins. Well, I won't keep you.
Seni tutmayayım. Elveda Perkins.

Then I won't keep you.- Yes.
O zaman sizi tutmayayım.- Evet.

Who is that? Your tricks won't keep saving you.
Kim? Numaraların seni sürekli kurtarmayacak.

This won't keep till confession?
Bu itiraflara kadar sürmeyecek değil mi?

I promise I won't keep fainting.
Söz veriyorum, sürekli bayılmam.

Maggie won't keep you in the dugout forever.
Maggie seni sonsuza kadar sığınakta tutamaz.

Oh, hi, Darrin. I won't keep you, sweetheart.
Seni tutmayacağım, tatlım. Alo, Darrin.

One who won't keep escaping to places which need escaping from.
Sürekli kaçmak gereken yerlere kaçmayan birini.

I need to talk. This won't keep till confession?
Konuşmamız lazım. Bu itiraflara kadar sürmeyecek değil mi?

The Flame won't keep the clans at bay forever.
Alev tutmaz Klanlar sonsuza dek körfezde.

Yeah, this door won't keep them out for long.
Evet, bu kapı onları uzun süre dışarıda tutamaz.

Morality won't keep life-support systems running.
Ahlak dersleri destek sistemlerini hayatta tutamaz.

The police won't keep you very long.
Polis sizi fazla tutmayacak.

Ten thousand won't keep you in tennis balls.
On bin seni tenis toplarında tutmaz.

Those hatches won't keep him that much longer.
Bu ambarlar, onu uzun süre tutamaz.

The nutrient bath won't keep it alive more than five hours.
Besin küveti onu 5 saat ancak hayatta tutar.