What is the translation of " WAS GOING TO GO " in Turkish?

• gideceğini
• gidecektim
• gitmeyecekti

Examples of using Was going to go in English and their translations into Turkish

I was going to go home.
Ben eve gidecektim.

If you didn't come, I was going to go see you.
Sen gelmeseydin ben seni görmek için gelecektim.

I was going to go right back.
Hemen geri dönecektim ben.

How did you know Tom was going to go fishing today?
Tomun bugün balık tutmaya çıkacağını nasıl bildin?

I was going to go with Nero.
Ben de Nero ile birlikte gidecektim.

He typed up a new copy which was going to go in our records.
Kayıtlarımıza geçecek yeni bir kopya yazdı ve.

I was going to go bowl some more.
Ben biraz daha bowling oynayacağım.

Tom said Mary was going to go see John.
Tom Marynin Johnu görmeye gideceğini söyledi.

I was going to go, but you know how it is..
Ben de gidecektim ama bilirsin işte.

Tom said Mary was going to go yesterday.
Tom Marynin dün gideceğini söyledi.

I was going to go with him, but Adam had just fallen asleep.
Ben de onunla gidecektim ama Adam uyudu kaldı.

If it said that Michael Bradley was going to go bust? What?
Ne? Michael Bradleyin iflasa mı gittiğini söylüyor?

I was going to go to Boston next week, but I have changed my mind.
Ben gelecek hafta Bostona gidecektim ama fikrimi değiştirdim.

I just thought for once something was going to go right.
Bu seferliğine, bir şeylerin düzgün gideceğini sanmıştım.

Nothing was going to go wrong.
Hiçbir şey ters gitmeyecekti.

Nobody could have predicted this hedge fund was going to go down.
Kimse bu teminat fonunun batacağını tahmin edemezdi. Tepedeydi.

How did you know Tom was going to go to Boston with Mary?
Tomun Mary ile Bostona gideceğini nasıl bildin?

I'm bored. Thought you wanted to see how far this was going to go.
Bu gideceğini ne kadar görmek istedim düşündüm. Sıkıldım.

Tom said that Mary was going to go camping next weekend.
Tom, Marynin önümüzdeki hafta sonu kampa gideceğini söyledi.

I was going to go to Germany, so I needed a paper for a passport.
Almanyaya gidecektim ben bir ara, pasaport için askerlik kağıdı lazım.

Thought you wanted to see how far this was going to go. I'm bored.
Bu gideceğini ne kadar görmek istedim düşündüm. Sıkıldım.

Ηe said he was going to go help my mother.
Annene yardım etmeye gidiyorum demişti… ama ne o ne de annem geri gelmedi.

I better go and make sure nothing happened. I figured if he was going to go.
Eğer o gidecekse ben de gidip her şeyin yolunda gitmesini sağlamaya karar verdim.

Didn't it look like that spear was going to go right through your skull?
O mızrak sanki senin kafana giriyormuş gibi oluyor değil mi?

I was going to go with creepy and freakish, but yeah, different kind of sums it up.
Ben gidecektim ürpertici ve garip, ama evet, farklı bunu özetliyor tür.

I think I knew even then that something was going to go terribly wrong.
Galiba, o anda bile bir şeylerin çok kötü gideceğini biliyordum.

The Chief was going to go home, He's coming. but he's stopping by because I asked him to..
Emniyet Müdürü eve gidiyordu Geliyor. ama ondan rica ettiğim için buraya uğrayacak.

Maybe turn down the lights,- I was thinking that I was going to go home, getting snuggy, get a little weird.
Eve gideceğini sanıyordum, belki ışıkları kapatıp bir güzel mayışır biraz garipleşirim… Bende içip sonra mastübasyon yapıcaktımda.

The state was going to go for the death penalty, and the public defender convinced Roy to take a plea bargain.
Eyalet, ölüm cezasına gidecekti ve, halk savunucusu Royu özür anlaşmasına ikna etti.

Johnny got put on the Pac West tour and Chili said he was going to go with him so it just seemed kind of stupid to stay at Union by myself.
Johnny Pac West turuna katıldı ve Chili de onunla gideceğini söyledi. Yani o okula tek başıma gitmem çok aptalca olurdu.