FORMULATING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• formüle etmeyi
• üretiyorsun

Formulating Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Formulating ideas.
Fikir üretiyorum.

I said I was formulating ideas.
Fikir üretmekte olduğumu söyledim.

Formulating ideas?
Fikir mi üretiyorsun?

I have just finished formulating the injection.
Enjeksiyonu formüle etmeyi yeni bitirdim.

Formulating ideas? Well, here's an idea.
Fikir mi üretiyorsun? Şey, al sana bir tanesi.

I'm only at the point of formulating hypotheses.
Ben yalnızca hipotezleri formüle etme noktasındayım.

I'm formulating a plan.
Bir plan formüle ediyorum.

And there's also the new product I have to start formulating next week.
Gelecek haftadan itibaren yeni ürünü formüle etmeye başlamam gerekiyor.

I was just formulating a most excellent rescue plan.
Sadece en mükemmel kurtarma planı formüle edildi.

Alchemists in various ages and cultures sought the means of formulating the elixir.
Çeşitli çağ ve kültürlerde simyacılar, iksiri formüle etme araçlarını araştırdılar.

Kepler succeeded in formulating mathematical laws of planetary motion.
Kepler, gezegen hareketlerinin matematiksel yasalarını formüle etmeyi başardı.

I will ask the DRC to look beyond today and tomorrow in formulating defence reform.
SRKdan savunma reformunu planlarken bugün ve yarının ötesine bakmasını isteyeceğim.

The point, Mr. Eppes, is that formulating a grand theory is often best done by focusing on a single, small question.
Esas nokta, Bay Eppes, büyük bir teori oluşturmanın en iyi yolu küçük ve hatta belki de basit bir soruna odaklanmaktır.

We're just regular people sitting in a courtroom, listening to arguments on both sides, weighing the evidence, and formulating an opinion.
Sadece, mahkemede oturup, iki tarafın itirazlarını dinleyen kanıtları değerlendirir ve bir seçenek formüle ederiz.

The Greek philosopher Zeno of Elea is famous for formulating paradoxes that involve limiting processes.
Yunan filozof Zeno of Elea limit işlemleri içeren paradoksları formüle etmesiyle meşhurdur.

After formulating the concept of density and movement of energy, he wrote differential equations for energy movement in the elastic media and in the fluid.
Enerjinin hareketi ve yoğunluğu kavramlarını formüle ettikten sonra, elastik ortamlarda ve sıvılarda enerjinin hareketi için diferansiyel denklemler yazmıştır.

Allow me to pay tribute to the government from both the economic and social points of view. Before formulating these reservations… for its successes in recent months.
Tereddütlerimi açıklamadan önce… hükümetin son aylarda… ekonomik ve sosyal açılardan başarılarını… takdir ettiğimi belirtmek isterim.

However the key assumption he made in formulating the collision term was"molecular chaos", an assumption which breaks time-reversal symmetry as is necessary for anything which could imply the second law.
Ancak, çarpışma terimini formüle ederken yaptığı varsayım moleküler kaos olup ters-zaman simetrisini kırar, ki ikinci yasayı ima eden her şey için bu gereklidir.

In general, symmetry in physics, invariance, and conservation laws, are fundamentally important constraints for formulating physical theories and models.
Genel olarak, fiziğin simetrileri, değişmezlik ve koruma yasaları simetri, fiziksel teorileri ve modellerinin formülesi için temelde önemli kısıtlamalar bulunmaktadır.

Synthetic differential geometry can serve as a platform for formulating certain otherwise obscure or confusing notions from differential geometry.
Sentetik diferansiyel geometri, diferansiyel geometrinin belirli aksi karanlık ya da kafa karıştırıcı kavramlarını formüle etmek için bir platform olarak hizmet verebilir.

He fostered the development of alternating current that made possible the expansion of the electric power industry in the United States, formulating mathematical theories for engineers.
Mühendisler için matematiksel teoriler üreterek, Amerikadaki elektrik güç endüstrisinin gelişmesini mümkün kılan alternatif akımın gelişmesine yaptığı katkılarla adını duyurdu.

To prepare for the role, Ledger lived alone in a hotel room for a month, formulating the character's posture, voice, and personality, and kept a diary, in which he recorded the Joker's thoughts and feelings.
Rol için hazırlanan Ledger, bir ay boyunca yalnız başına bir otel odasında yaşarak karakterin duruşunu, sesini ve kişiliğini oluşturdu, bir günlük tutarak Jokerin duygu ve düşüncelerini not etti.

Today's math curriculum is teaching students to expect-- and excel at-- paint-by-numbers classwork, robbing kids of a skill more important than solving problems: formulating them. At TEDxNYED, Dan Meyer shows classroom-tested math exercises that prompt students to stop and think.
Bugünün matematik müfredatı, öğrencilerin numaralı boyama kitaplarındaki gibi yaratıcılık gerektirmeyen ödevler ummasını ve sadece o alanda başarılı olmalarını öğretiyor; bu durum problem çözmekten daha önemli bir yeteneği köreltmektedir: problemi formüle etmek. Dan Meyer, TEDxNYEDda öğrencileri durup düşünmeye iten, sınıfta test edilmiş matematik problemlerini anlatıyor.

If, as in this case, we can find a unique such invariant measure, that solves the problem of formulating accurately what'random line' means; and expectations become integrals with respect to that measure.
Eğer, bu durum içinde olarak, biz bu bir benzersiz değişmez gibi ölçü bulabilirsek, bu rastgele çizginin anlamı tam olarak formülasyonu problemin çözüm formülasyonudur; ve beklentiler bu ölçü ile ilgili integral olur.

The ECOSOC serves as the central forum for discussing international economic and social issues, and for formulating policy recommendations addressed to member states and the United Nations System.
ECOSOC, Birleşmiş Milletler üye ülkeler sistemine göre ele alınan politika önerileri formüle etmekte ve uluslararası ekonomik ve sosyal konuları tartışmakta merkezi bir forum olarak hizmet vermektedir.

She can map her world in three dimensions and formulate a plan of attack.
Dünyasını üç boyutlu haritalandırabilir ve saldırı planına formüle edebilir.

The theory of quantum chromodynamics was formulated beginning in the early 1960s.
Kuantum renk dinamiği teorisi 1960ların başında formüle edilmeye başlanmıştır.

The color lemon chiffon was formulated in 1987 as one of the X11 color names.
Renk'' limon şifon'' 1987de X11 renk isimlerinden biri olarak formüle edildi.

And in the meantime, a surgical plan will be formulated.
Ve bu sırada bir cerrahi plan formüle edilecektir.

The human being can formulate a strategy for death.
İnsan, ölüm için bir strateji formüle edebilir.