What is the translation of " SEPARATING " in Turkish?
S

['sepəreitiŋ]
Verb
Adjective
['sepəreitiŋ]
ayırmak
separate
apart
take
to break up
to distinguish
to shred
split
to devote
to differentiate
to divide
ayrılman
to leave
to break up
to quit
split up
separate
separation
parting
depart
apart
ayırarak
separating
has put up
dividing
broke it apart
and
isolate
be put aside
ayrı
separate
apart
different
distinct
individual
discrete
ayırıyor
separates
divides
she keeps
tears
they devote
sets
birbirinden ayıran
ayrıştırılması
ayrılıyor
separate
apart
take
to break up
to distinguish
to shred
split
to devote
to differentiate
to divide
ayırmayı
separate
apart
take
to break up
to distinguish
to shred
split
to devote
to differentiate
to divide
ayırmanın
separate
apart
take
to break up
to distinguish
to shred
split
to devote
to differentiate
to divide
ayrılmayı
to leave
to break up
to quit
split up
separate
separation
parting
depart
apart
ayrılmak
to leave
to break up
to quit
split up
separate
separation
parting
depart
apart
ayrılmadan
to leave
to break up
to quit
split up
separate
separation
parting
depart
apart
Conjugate verb

Examples of using Separating in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Me separating food.
Bana ayrı yiyecekler.
No but it's a fine line separating you and Lennox.
Hayır ama bu çizgi seni Lennoxdan ayırıyor.
Separating my delicates.
Ayrı konacakları ayırıyorum.
From body. head and limb, The ideal weapon for separating.
Kafa ve kolu vücuttan ayırmak için mükemmel silah.
Separating the two of us so you can.
İkimizi ayrı düşürüp bundan.
People also translate
From body. head and limb, The ideal weapon for separating.
Baş ve uzuvları vücuttan ayırmak için ideal silahtır.
I got separating signals here. Come on.
Ayrı sinyaller alıyorum. Hadi.
With less than a tenth of a point separating the top three teams.
Onda birden daha az bir puan, ilk üç takımı ayırıyor.
Separating your whites, who knew?
Beyazları ayrı yıkamak gerekiyormuş, kim bilebilirdi ki?
Is almost gone. Which means the wall separating our minds.
Buda zihnimizi birbirinden ayıran duvar neredeyse gitmiş demektir.
Separating short term memory from long term memory.
Kısa süreli belleği uzun süreliden ayırıyor.
Would help me protect it. I thought that separating myself from the team.
Kendimi ekipten ayırarak onları koruyabilirim diye düşündüm.
Separating from Linda is a crucial part of our strategy.
Lindadan ayrılman stratejimizin önemli bir parçası.
It means… So you can do your work. Separating certain areas of your life so.
Anlamı… hayatını belirli alanlara ayırmak böylece… böylece işini yapabilirsin.
Yes. Separating from Linda is a crucial part of our strategy!
Lindadan ayrılman stratejimizin önemli bir parçası. Evet!
It would seem so. Which means the wall separating our minds is almost gone.
Öyle gözüküyor. Buda zihnimizi birbirinden ayıran duvar neredeyse gitmiş demektir.
Yes. Separating from Linda is a crucial part of our strategy.
Evet! Lindadan ayrılman stratejimizin önemli bir parçası.
From the ones you have been given.I know it's confusing… Separating your real memories.
Gerçek anıların ile… sana verilenleri ayırmak kafanı karıştırıyor, biliyorum.
Yes. Separating from Linda is a crucial part of our strategy!
Önemli bir parçası. Lindadan ayrılman stratejimizin Evet!
They could keep everyone in line. They thought by separating the loved ones or friends.
Sevdiklerini ve arkadaşlarını ayırarak… herkesi sınırda tutabileceklerini düşündüler.
Yes. Separating from Linda is a crucial part of our strategy.
Önemli bir parçası. Evet! Lindadan ayrılman stratejimizin.
Large crowds have gathered along the wall… separating East and West Berlin to celebrate.
Duvar boyunca büyük kalabalıklar toplandı… Doğu ve Batı Berlini kutlamak için ayırmak.
Separating certain areas of your life so… It means… So you can do your work.
Anlamı… hayatını belirli alanlara ayırmak böylece… böylece işini yapabilirsin.
So you can do your work. separating certain areas of your life so… It means.
Anlamı… hayatını belirli alanlara ayırmak böylece… böylece işini yapabilirsin.
They could keep everyone in line. They thought by separating the loved ones or friends.
Sevdiklerini ve arkadaşlarını ayırarak… herkesi kontrol altında tutabileceklerini düşündüler.
I thought that separating myself from the team would help me protect it.
Kendimi ekipten ayırarak onları koruyabilirim diye düşündüm.
I know it's confusing… Separating your real memories from the ones you have been given.
Gerçek anıların ile… sana verilenleri ayırmak kafanı karıştırıyor, biliyorum.
They thought by separating the loved ones or friends, they could keep everyone in line.
Sevdiklerini ve arkadaşlarını ayırarak herkesi kontrol altında tutabileceklerini düşündüler.
The process of heating and separating bitumen… from the sand requires millions of cubic meters of water.
Bitüm maddesinin kumdan ısıtılıp ayrıştırılması süresince milyonlarca metreküplük su gerekiyor.
The process of heating and separating bitumen from the sand requires millions of cubic meters of water.
Süresince milyonlarca metreküplük su gerekiyor. Bitüm maddesinin kumdan ısıtılıp ayrıştırılması.
Results: 328, Time: 0.1321

Top dictionary queries

English - Turkish